İleri ingilizce 1-2 muhafiyet sınavı |
Arkadaşlar diyelim ki bu ileri ing muhafiyet sınavına önümüzde ki 15 tatil de girdik ve geçemedik..İleri ing 1 i geçmiş olsak bile kalmış mı sayılırız yoksa 2 ye devam mı ederiz?? Bu ne biçim soru tabiiki geçersin gibi cevapları beklemiyorum arkadaşlar ben gittim sordum şöyle şöyle diyecek varsa yazsın bu sorunun cevabını hoca veremedi çünkü ![]() |
gönderen: eozsoyeri - 02/01/2008 - 22:19
|
Soru Hakkında Yazılan Cevaplar: |
yorum yapan(tarih) | yorum |
n\a (02/01/2008 - 22:21) | Bu ne biçim soru tabiiki geçersin |
n\a (02/01/2008 - 22:32) | Sen bunları boşver. Sana bir abi tavsiyesi; ileri ingilizce kelimeleri diye 80-90 tane kelime var. Bunları internetten bul, sınavdan bir gün önce çalışmaya başla, sınava gir ve geç. Kalsan bile hiçbir yan etkisi olmaz. 2.sınıfın başında da aynı taktikle okuma konuşmayı geçersin. (Ben ilk defada A- ile geçmiştim.) Anladın mı dostum. Bu kadar basit. Sadece ezberle ve geç... |
eozsoyeri (02/01/2008 - 23:42) | Teşekkür ederim zaten öyle yapıyorum noltarım da oldukça iyi ama bari ikinci dönem gidip gelmiyim boşuna diyorum![]() |
abay (03/01/2008 - 00:41) | brder soruları internette nerden buldun |
eozsoyeri (03/01/2008 - 16:58) | Ben derse giriyorum kelimeleri hocalar yazdırıyo zaten.Ama okulun bir forumu var adını hatırlamıyorum kırmızı tonlu bi sayfa orada rastlamıştım. |
n\a (03/01/2008 - 17:45) | Kelimeler bunlar. Frugal: kanaatkâr, idareli, Circumstances: mali durum/koşullar. Supply: sağlamak Spare: ihtiyat Consumption: sarf etme İnappropriate: uygun olmayan Consequences: (metinde) netice, sonuç Privation: mahrumiyet İrrelevant: ilgisiz Proportion: orantı Compile: derlemek Liberty: özgürlük Autonomy: kendi kendini idare etme hakkı Conducive: olanak sağlayan. Mention: anma, bahsetmek Accomplishing: üstesinden gelmek, başarmak Simplicity: kolaylık. yalınlık. sadelik. Precious: kıymetli. değerli. çok. İnsight: bir şeyin içyüzünü kavrama. İndeed: gerçekten Prosperous: başarılı. zengin Praise: övme. övgü. şükran. How to Grow Old and Stay Young Life Expectancy: ortalama ömür Centenarian: yüz yaşındaki kimse Distinguishes: ayırt etmek, ayırmak Vigorous: güçlü. dinç. enerjik. İndicates: kısaca tanımlamak Outlook: görünüm. bakış açısı Multitude: çokluk Bias: eğilim. Meyil, önyargı İnterpretation: yorum. tefsir. açıklama. Mind set: bkz. outlook Gratitude: minnettarlık Trigger: tetiklemek İnconveniences: Problem, münasebetsizlik, uygunsuzluk İnsult: hakaret. onur kırma. aşağılama. Delay: geç kalmak Aspect: parça Realization: gerçekleşme/anlama, Setback: işin ters gitmesi, aksilik Upside to it: vice versa Sophomore: ABD üniversite ya da liselerinde ikinci sınıf öğrencisi Proactive: (bir kişi , politika , vb ile ilgili olarak) inisiyatifi ele alan Ruminate: aklında evirip çevirmek. İnflexible: inatçı, eğilmez, kararlı, Procrastinate: geciktirmek, ertelemek, ağırdan almak Envisions: planlamak, tahayyül etmek Possess: malik olmak, sahip olmak, mutasarrıfı olmak; Conflicts: çekişme, zıtlaşma, çarpışma Get rid of: elemek Sibling: abla-kardeş Resentment: içerleme, gücenme, dargınlık Distract: dikkatini başka yöne çevirmek Tedium: sıkıcılık, can sıkıntısı, bezginlik. Relieve: (ağrı.acı.sıkıntı.vb.) dindirmek. hafifletmek. azaltmak. yatıştırmak Equivalent: muadil; müsavi, eşit Democratize: bir şeyi herkesin kullanımına açmak Cope with the change: being flexible An American Finding Her Chinese Face Fulfilled:memnun olmuş or satisfaction by gain happiness achieving one’s potentialàfully More in tune:iyi bilinen, tanıdık Blend:karıştırmak Native:yerli Spit out:tükürmek Congested:kalabalık Frustrations:hayal kırıklığı Coming to terms:tanıdık;yakın gelmeye başlamak Enthusiasm:heves Incredulous:kuşkulu,inanmadığını belirten Struggle:çabalamak Fullfilled: yerine getirmek Smoothly: gayet yolunda olmak Native: yerli Congested: kalabalık Enthusiasm: istek, arzu İncredulous: kuşkusu olan Struggling: çalışmak A Clean Break Drumming:davul çalmak Utter:söylemek Imply:ima etmek call to theàConjures up:akla gelmek mind Heinous:gaddarca Restrictive:sınırlayıcı Confine:sınırlamak Inconsequential:önemsiz Momentous:ciddi,önemli Complacency:gönül rahatlığı Come to grips with:ciddiyetle ele almak Mowed the lawn:makine ile çimleri kesmek Unfold:ortaya çıkmak, başlamak Occasion:önemli gün, (parti gibi) Eager:istekli Gurgle:lıkırdamak,gülmek Fare:yiyecek Put myself in a spot:kendini rahatsız bir duruma sokmak Sizle:cızırdamak Bare:soymak Wrapping:ambalaj Freze tag:yakan top tarzı bir oyun Ruddy:parlak kırmızı, al Streak:çizgi Band:şerit, kayış, bant, kuşak Charcoal:mangal kömürü Indiscriminate:rastgele, karışık yol Trek:buradaJanlamında (uzun ve zor yolculuk) Star Trek Toss:atmak;fırlatmak Surreptitious:gizlice, el altından Dispose of:kurtulmak, başından atmak Dread:korku,dehşet verici Diminish:azalmak Hysteria:aşırı coşku, büyük heyecan Mustard:hardal Neat:düzenli, temiz, derli toplu Squirt:fışkırtmak Tong:maşa Hiss:tıslamak Maliciously:haince Posied over:hazır beklemek Wipe:temizlemek Paper napkin:kağıt peçete Heap:kümelemek, yığmak Lawn:çim, çimenlik Knot:düğüm Sneak:sıvışmak Dump:yere dökmek, düşürmek Wretched:berbat, rezil Gang:grup Devour:hırsla yiyip yutmak Patty:yassı köfte Bent down:eğilmek Startle:şaşırmak Rummage:altüst edip aramak Swift:çabuk Frantic:çılgın Lousy:berbat, rezil Numb:uyuşmak Soggy:hamurlaşmış Limp:yumuşak, güçsüz Fierce:acımasız, aşırı Peer:dikkatle bakmak Weary:yorgun, bitkin Kitchen counter:tezgah Enfeeble:çok güçsüz Uncluttered:düzenli Appliance:alet, gereç, araç Solitary:yalnız, tek Dejected:üzgün Swooped up:çullanmak Ragged:yırtık, pırtık Relief:ferahlama, rahatlama Intact:bozulmamış, bütün Entirely: tamamen Remote: uzak, aynı çevrede bulunmayan Aversion: iğrenme, nefret etme Confide: itiraf Audibly: duyulabilir Dreaded: büyük korku Surreptitiously: kaçamak, gizlice yapılmak Dispose: tanzim etmek Edge: keskin kenar. Swore: yemin etmek Wretched: perişan Devouring: hırsla yemek Lousy: iğrenç, bitli Peer: dik dik bakmak Convulse: şiddetle sarsmak. Fiercely: hararetli Enfeebled: kuvvetten düşürmek Permanently: kalıcı, sabit Consumer Lifestyle Hangout:insanların birlikte zaman geçirdiği yer Hip:buradaki anlamda trendy Descend:aşağı inmek, alçalmak Strut:kasıla kasıla yürümek Imported gear:ithal eşya Head-to-toe:baştan aşağı Moonlights:ikinci bir işe sahip olmak, bazen geceleri Survey:bakmak, incelemek Brand:marka Flock:akın etmek Set:group Demographic trends:populasyon istatistiklerindeki genel değişimler (doğum oranlarının artması, ölümlerin azalması gibi) Qualm:kuşku, endişe Money they drop:harcanadıkları para Estimate:hesaplamak, değer biçmek Blitz:hummalı faaliyet, sıkı çalışma dönemi Invade:istila etmek, akın etmek, rahatsız etmek North of the border:United State sophisticated:karmaşık, gelişmiş tinny:tenekeden, beş para etmez commissione:komisyon üyesi penetration:nüfuz etmek linger: takılıp kalmak segment: kesim, kitle qualms: vicdan azabı lack: eksik olma durumu appeal: gercekten istemek Lost Keys Dziadz: büyükbaba Downstream: akıntı yonünde Suspend: asmak. sallandırmak. belli bir süre için durdurmak Sociable: tatlı dilli, nazik, toplumcul Crawler: tırtıl Toss: havaya fırlatma. atılma. hızla oynatma İnstantaneously: anında olan, ansızın Stag: erkek geyik Slippery: kaygan Swirling: girdap, döndür/dönmek Current: akıntı. akış. Browns: alabalık Jawed: ince ve uzun çeneli. avurtları çökük Swiftness: çabukluk. Stream: dalgalanmak uzanmak; akıntı; Wheel hub: tekerlek göbeği Soak: ıslanma. ıslatma. Barely: güçbelâ, ancak Wipe: kurulamak, temizleme Branch: kısım, bölüm, dal Compression: ufaltma, kısaltma, sıkışma/sıkıştırma İgnition: oto ateşleme tertibatı, buji/tutuşma/tutuşturma Rubbing: ovma. ovalama. sürtünme strap: bantlamak, kayışla bağlamak. Jingle: çıngırdamak. şakırtı Unaccountably: açıklanamayan bir şekilde. The Millennial Generation Engage: meşgul Good scouts: referring to By Scouts who promise to do their best to help others Accumulation: biriktirme, yığma Altruistic: özverili, fedakar Disillusioned: üzgün,kırgın,hayal kırıklığına uğramış Injustices: haksızlık, adaletsizlik Weaned on: be strongly influenced by (something) from an early age. Rear: büyütmek, beslemek Self-indulgence: kendi isteklerine düşkünlük Nurture: bakmak, büyütmek Poverty: yoksulluk Lack adequate: yetersizlik, elverişsizlik Unprecented: daha önce yapılmamış veya bilinmeyen Obvious: apaçık,belli Vivid: canlı,güçlü,parlak the outside limit ofàEdge: son limitinde area, an object, or surface. Composed: oluşmuş Via: Yolu ile Troop: grup insist on: ısrar etmek Well-intentioned: iyi niyetli Lay down: feda etmek Fairness: tarafsızlık Emerging: zuhur etmek Diversity: çeşitlilik Self-fulfillment: elinden geldiğince yapmak Hard pressed: borç içinde olmak Tackle: başarmak Self-indulgence: kendi isteklerine düşkünlük Point out: dikkat çekmek Be confined to: bağlı kalmak Carry out: yürütmek Get along with: anlaşmak PIRACY IN THE MUSIC INDUSTRY Piracy: korsanlık Unauthorized: izin verilmemiş Duplicatiom : çoğaltma, kopyalama Legitimate : yasal Adversely: aleyhte, menfaatine aykırı bi şekilde Concern: ilgilendiren şey Development: gelişim Distribution: dağıtım Ordinary: her zamanki, normal Spark: neden olmak Rate of : oran Accessibility: ulaşılabilirlik, faydalanılabilirlik İncreasingly: gittikçe artarak Widespread: yaygın İncome: kazanç,gelir Demand: istemek, talep etmek Range from: bir şeyden bir şeye değişmek Potential: olası,muhtemel Profits: kar, fayda Enormous: muazzam, kocaman Unlike: farklı olarak İnitial: ilk Cost: masraf Add up to: -e varmak, kadar tutmak Fee: ücret Beyond: ötede, ötesinde Purchasing: satın alma Commercial: ticari İncur: borca – masrafa girmek Breaching: kırma Copyright: telif hakkı Beat down: fiyat indirtmek Opportunities: fırsatlar Region: bölge,alan Lucrative: karlı,kazançlı Show up: çıkagelmek Additional: ek olarak Claim: talep,iddia,hak İntellectual property: kişisel fikirler Legislative: kanun koyan Regulation: kural,kaide Attempt: deneme,girişim,teşebbüs Shut down: fabrikayı kapatma İnfringement: ihlal etme Estimate: tahmin etmek, kestirmek Allegation: iddia İmplement: yerine getirmek,uygulamak Expand: genişletmek,genişlemek, büyümek Over-inflating: aşırı şekilde fiyatları yükseltme Advent: olayın başlangıcı Spiraling: kademe kademe artma THE INVASION OF WORK Explode: yanlış olduğunu göstermek Fingertip: parmak ucu Blurred: bulanıklaşmış Boundary: sınır Quilt: yorgan Shade: gölge, gölgeli yer Lean up: yan yatmak Trunk : gövde beden Reflect: yansıtmak Executive: yönetici Bimonthly: 1.iki ayda bir olan 2. ayda iki kez olan Devote to: - e bağlı , e- sadık Confident: emin, güvenli Permanent: kalıcı , daimi , sürekli Likewise : keza, ayrıca Occasionally: ara sıra, zaman zaman Flexible: esnek Reject: reddetmek Appropriately: uygun bir şekilde Dubbed: şeklinde çağrılan Recognition: tanıma, farkında olma Quotes: fiyatlar Ensures: ardından gelmek, izlemek Headlines: başlık , manşet İnfamously: adı kötüye çıkmış bir şekilde İnitially: başlangıçta, önce Competitor: yarışmacı İncorporating: içermek kapsamak Peering: dikkatle bakmak Detrimental: zarar veren zararlı Freelancer: serbest çalışan Backlash: tepki İnvasion: istila, saldırı, akın Separation: ayrılma, ayırma Burnout: işe karşı olan hevesi sönmek Desirable: arzu edilen Tackle: bir problemi ele almak Contrary: ters, zıt, aksi A HANDFUL OF DATES Grumble: şikayet etmek, yakınmak Recite: ezberde okumak, anlatmak Wooden: ağaçtan yapılmış Dart off: aniden kaçmak Slate: levha Swallow: yutmak Plunge in : hemen dalıvermek Gaze: gözünü dikip bakmak Tribe: kabile, boy, aşiret Luxuriant: gür Slender: ince , narin Bunch: salkım, demet, grup Ablution: dua etmeden önce vücudun yıkanan kısımları Lilting: ses tonundaki güzellik Fancy: hayal etmek, zannetmek İndolent: tembel, üşengeç Stretch out: uzuvlarını olabildiğince uzatmak Palm: palmiye Descend upon: inip saldırmak, hücum Resembled: benzemek Gurgling: çağıldama Shabby: üstü başı eski püskü olan Lame: topal Dilapidated: harap, köhne, yıkık dökük Saddle: eyer,semer Torn: yırtık, yırtılmış Sleeve: giysi kolları Jostle: itip kakmak, itelemek Approaching: yaklaşma, yanaşma Glance: bakış, -e göz atmak Harvesting: hasat, hasat zamanı Sparkled: pırıldamak, parlamak Momentarily: bir anlık Aloof: uzak duran Hacking: çentmek, yontmak, kıymak Clump: yığın küme Sickle: orak Throbb: kalbi hızla çarpmak İnward: fikir ve ruhun derinliğine doğru Embarrasment: utanma, utanç duyma Bin: kömür vb. saklamak içi kap Pour : dökmek, dökülmek Sack: torba, çuval Surfeited: fazlasıyla dolu, fazlalık Froth: köpükçükler çıkarmak Bray: anırmak Garment: giysi Rasping: rahatsız edici kulak tırmalayıcı ses Slaughter: kasaplık hayvanı kesmek Chest: göğüs Hesitate: tereddüt etmek Spew up : kusmak Rein: dizgin, yular Pity: acıma merhamet INEQUALITY THE WORLD İnequality: eşitsizlik Triumph: zafer, parlak başarı Bottom: dip, alt , temel Ofset: telafi etmek Reinforce: takviye etmek, desteklemek Prerequisite: önkoşul Distinct: ayrı, farklı, başka Grim: korkunç, amansız Ratio: oran Wage: ücret, yevmiye Stimulate: uyarmak, teşvik etmek Growth: büyüme, gelişme Affluent: zengin İmmigrant: göçmen Restrictions: kısıtlama Undermining: yavaş yavaş sinsice zarar vermek Commitment: bağlılık, sadakat, taahüt Persistent: inatçı devamlı sürekli Conquered: fethedilmiş İndigenous: bir yere özgü Landowner: emlak ve arazi sahibi Unarmed: silahsız Unequal: eşit olmayan , düzensiz Predictable: önceden tahmin edilebilen Racial: ırkçı Discrimination: ayırt etme, ayırım Fertility: verimlilik Nutrition: beslenme, besleme Declines: azalmak, düşmek Perpetuate: sürdürmek, devam ettirmek Prosperity: refah Justifiable: yapılması iyi sonuçlar doğurabilecek durumlar İnnovation: değişiklik yapma yenilik getirme İncentive: özendirici şey Devastating: harap edici Fiscal largesse: hükümettin işçi ve fakirler yararına yaptığı harcama Failure: başarısızlık, fiyasko, iflas Scarce: seyrek, nadir Exceed: geçmek, aşmak İntensive: şiddetli, yoğun Reliance: -e güven Represent: - i temsil etmek Asset: değerli bir nitelik, önemli nokta Acquire: elde etmek , kazanmak Broadly: kabaca, yaklaşık olarak Sustained: başından sonuna kadar aynı güçte aynı kalitede sürdürülen Misplaced: yanlış yere koymak, kaybetmek POOREST WOMEN GAINING EQUALITY Wrapped: sarılmış, paketlenmiş Fabric: kumaş, bez Bankbook: banka cüzdanı Woven: dokunmuş, örülmüş Mat: hasır Squat: çömelmek Fold: katlamak, bağdaş kurmak Row: sıra, saf Count out: sayarak bırakmak Chattering: geveze Clamber: güçlükle tırmanmak Arrange: düzenlemek , tertiplemek Loan: borç para Rural: kırsal İmpoverished: yoksullaştırmak Households: ev halkı Conclusion: sonuç, netice Charity: merhamet, sadaka Moneylender: faiz karşılığı borç para veren kimse Creditworthy: borcunu ödeyebileceğini düşünmek Turn down: reddetmek, geri çevirmek Deliberation: üzerinde düşünme, müzakere Confront: -e gidip söylemek Evidence: kanıt, delil Grant: kabul etmek, razı olmak Lending: borç verme Collateral: borca karşı gösterilen teminat Negotiation: müzakere görüşme, engeli aşma Establish: kurulmak Conventional: geleneksel Wisdom: irfan, bilgelik Dowry: çeyiz Subsequent: sonraki Boast: övünmek Boost: yardımcı olmak Alleviate: azaltmak, hafifletmek Replication: kopya Consistently: tutarlı bir şekilde Sufficient: yeterli, kafi Pool: grup Accountant: muhasebeci Fate: kader Forefront: önplan Eradication: yokluk Subsidize: -e para yardımında bulunmak Target: hedef, nişan, amaçlamak İnstallment: taksit Be in default: bir yükümlülüğü yerine getirmede sıkıntı çekme RIPE FIGS Ripe: olgun Fig: incir Sugar cane: şeker kamışı Tender: yumuşak Marble: mermer Warm: ılık Humming-bird: sinek kuşu Fence: parmaklık Beneath: aşağıdan, aşağıya Gnarled: boğum boğum Branche: dal Disconsolate: çok kederli Placid: sakin Dainty: narin, zarif Platter: servis tabağı Dozen: düzine Restless: uykusuz Plumpest: dolgun, en tombul ADVICE TO MY SON Trick: sır Shatter: paramparça etmek Windshield: otomobil ön camı Shell: mermi çekirdeği Approximation: tahmin Squash: kabak Peony: şakayık çiçeği Crave: can atmak, çok istemek Sustenance: yiyecek bişeyler Honied: bal gibi tatlı ENDANGERED LANGUAGES Endangered: yok olma tehlikesiyle karşı karşıya Wistfully: özlem dolu, hasret dolu Fluent: akıcı bir şekilde konuşan İnhabitants: sakinleri , oturanları Uniquely: emsalsizce Revival: canlandırma Linguist: dilbilimci Glacier: buzul, ağır akan buz nehri Damage: zarar vermek Evolve: yavaş yavaş gelişmek Amid: ortasına, ortasında Shrink: azalmak, değerini yitirmek Extinct: nesli tükenmiş Stunned: sersemletme, -i şoke etmek Thick: kalın, sık Primitive: ilkel Esteem: -e saygı duymak, saygı, itibar Labial: dudaktan çıkarılan ses Blare: boru sesi gibi ses çıkarmak Small pox: çiçek hastalığı Conquest: fetih Requires: gerektirmek, icap etmek Bribes: rüşvet Considerable: oldukça çok, hatırı sayılır Homogenizing: bağdaştırma İngredient: karışımdaki madde Trivial: saçma, abes, önemsiz Paddling: kürek çekmek Futile: boş, nafile, abes CRICKETS Tucked away: bir şeyi saklamak Bowler: bir çeşit erkek şapkası Dissolve: feshetmek Mustered into: orduya çağrılmak Alley: dar sokak, ara yol Pathetic: acıklı, dokunaklı, kullanışsız Gesture: el,kol, baş hareketi Gunner: topçu Scorn: tepeden bakma küçümseme İdiot: gerizekalı, dangalak Refugee: mülteci Paddies: çeltik tarlaları Delicate: kırılgan, nazik Proud: gururlu, mağrur Wrinkle: buruşturmak, kırıştırmak Corny: aptalca Hanging around: başıboş gezerek beklemek Crow: ötmek Slouch: tembel tembel yürümek Shivere: ürpermek Deport: sınırdışı etmek Boyish: çocukça, çocuk gibi görünmek Bluffing: blöf yapma İmpulse: ani istek Ploy: manevra, hile taktik Porch: yanları açık varenda Undergrowth: ormandaki büyük ağaçların altında yetişen küçük çalıcıklar Prowl: sinsi sinsi dolaşmak Sprout: filiz, tomurcuk Flicking: çabuk bir sallama hareketi Sliver: kıymık Squirming: kıpırdanma Shifting: kımıldanma Urge: vazgeçirmeye çalışmak Stiff: katı, sert Cut to the chase: fikrini açıkça söylemek Despair: umutsuzluk Twirl: hızla dönmek , hızla döndürmek Crawled: sürünmek, emeklemek Tuft: tutam Grass: çimen Drope: damlatmak, damlamak Vague: belirsiz Muddy: çamurlu, bulanık Hose: hortum Azalea: açelya Bush : çalı Vagueness: belirsizlik İnert: yavaş ilerleyen Smudge: leke bulaşmak Slamme: kapıyı çarparak kapatmak Massive: büyük ve ağır PROTECTING THE WILD İnfertility: verimsizlik, kısırlık Miracle: mucize Purpose: niyet, maksat Vial: ufak şişe Specimen: örnek, numune Convincingly: inandırıcı bi şekilde Poaching: yasak avlanma Compel: zorlamak mecbur etmek Exceptional: olağanüstü, fevkalade Pace: hız tempo Artificial: yapay İnsemination: dölleme Breed : üretmek yetiştirmek Wooly: tüylü Carcass: leş , ceset Convert: bir durumdan başka bir duruma getirmek Entrepreneur: girişimci İnbreeding: aralarında akrabalık bulunan hayvan veya insanların çocuk yapması Captivity: tutsaklık Endeavor: yapmaya çalışmak gayret etmek Predators: avcı hayvanlar Breakthroughs: büyük buluş Survival: hayatta kalma Reversing: - e büyük saygı duymak Prolonged: uzatmak , devam ettirmek LIFT THE BAN ON IVORY İnsure: sağlamak, temin etmek Accomplish: başarmak, üstesinden gelmek Utilization: kullanım, yararlanma Controversy: hararetli tartışma Settlement: yerleştirme, iskan Rifle: tüfek Smuggling: kaçakçılık Auctions: açık arttırma Stockpiles: stoklama Compromise: tarafların karşılıklı ödün vererek yaptığı anlaşma Resume: devam etmek Ambling: rahat rahat yürüme Swell: kabarmak, şişmek, artmak Appetite: istek, arzu Deputy: yardımcı vekil Sustain: ayakta tutmak, - in yaşamasını sağlamak Scrutiny: dikkatle bakma inceleme Obtaine: elde etmek, edinmek , sağlamak Verify: doğrulamak, teyit etmek Continent: kıta, anakara Requirement: ihtiyaç, gereksinim Support: desteklemek , yardımcı olmak Subsist on: ile geçinmek, ile yaşamak Alongside: yanına, yanında Subsistence: kendini geçindirme Arid: kuru iklim Wilderness: ıssız yer Adjoining: bitişik bitişikteki Crop: ürün, mahsül Wrest: birinden zorla çekip almak Trample: ayak altında çiğnemek Peasants: köylüler Scheme: gizli düzen, entrika Paradigm: bir şeyin açık ve belirgin örneği Foster: beslemek büyütmek Grave: ciddi vahim Reap: ekin biçmek Designated: göstermek işaret etmek İncentive: isteklendiren, özendirici THE FINAL FRONTIER Monumental: anıtsal, muazzam Capture: zaptetmek, ele geçirmek Stunt: dikkat çekici gösteri Realm: krallık, alan Tremendously: çok, son derece Frontier: sınır hudut Starstruck: çok ilginç Advocacy groups: özel ilgi alanlarına yönelik grup Annually: yılda bir Terrestrial: yer yüzüne ait karasal Submersible: su altı aracı Entity: varlık Visionary: hayalperest İnevitable: kaçınılmaz Pristine: bozulmamış, saf Foresees: önceden görünmek, önceden sezmek Pilgrimage: hac Part with: -i bırakmak Groundwork: ön hazırlık ten istemek |
n\a (03/01/2008 - 18:08) | Kelimelerin fazlalığı gözünüzü korkutmasın. Aynı kelimeler birkaç defa geçiyor olabilir. Bazıları da zaten bildiğiniz kelimeler.(support, resume, idiot, ordinary falan...) Bir de muhafiyet değil de muafiyet olarak yazarsak daha doğru olur. Kolay gelsin... |
eozsoyeri (03/01/2008 - 18:31) | USERNAME ne yaptın sen bu kelimeler çok fazla ![]() Yani bunlar yazılarda geçen neredeyse bütün kelimeler.Hocaların Target Vocabulary diye verdikleri ve sınavda ilk boşluk doldurmayı içinden sordukları liste her bölüm için 15-20 kelimeden oluşuyor.Bunları ezberleyeme kalkmayın bence ![]() |
abay (03/01/2008 - 19:04) | cok saol username |
n\a (03/01/2008 - 19:41) | doğru söylüyorsun eoz. Ama ne yapalım elimizde bunlar var. Çoğunlukla confront, sustain gibi soyut kelimeleri sorarlar. Siz seçersiniz... |
· mukavemet-2 [0]
· atölye stajı [2]
· bitirme poster [0]
|