hes mi? nükleer mi? |
Çevrecilere soruyorum. ikisini birbiriyle kıyaslayabilir misiniz? doğaya verdiği geri dönülemez zararlar, oluşturduğu riskler, ilk yatırım ve işletme masrafları buna karşılık kısa ve uzun vadede getirileri? Birine mecbursak hangisi olmalı? |
gönderen: ilyas - 28/02/2014 - 22:45
|
Konu Hakkında Yapılan Yorumlar: |
yorum yapan(tarih) | yorum |
iversonn2 (28/02/2014 - 23:38) | oo gündem değiştirme alırım bi dal nükleer gibisi var mı mis gibi |
Penislvania (01/03/2014 - 13:23) | adam gibi yapabilseydik hes derdim |
seyyah_989 (01/03/2014 - 14:38) | hes muhakkak olmalı. Ama bu sene barajlar boş. ee hep hes´e yatırım olsaydı ülke krize girerdi. Termik Santrallere kaldık bu sene :D doğal gaz da kesilirse , keşke nükleer olsa deriz |
ronndella (01/03/2014 - 14:39) | Brezilya-Paraguay sınırındaki Itaibu Hidroelektrik Güç Santrali. http://www.solar.coppe.ufrj.br/itaipu.html Sıfır karbon emisyonuyla yılda 98 milyar Kw elektrik.. (vikipedia´daki güncel bilgi) Türkiyenin yıllık enerji tüketimi 240 milyar kw. (2013) Eder %40´ı. Rüya gibi.. Karadenizin bütün derelerine HES kursak ,yine bu kapasiteye ulaşamayız ve doğanın içine ettiğimizle kalırız. Enerji potansiyeli açısından şanssız bir coğrafyada olduğumuzu kabul etmek lazım. Ya başka alanlarda katma değer oluşturup enerji maliyetlerini önemsemeyecek kadar büyük bir ekonomi oluruz, (ki bu yakın gelecekte mümkün gözükmüyor.) ya da nükleerin gerçekten bir zorunluluk olduğunu kabul etmeliyiz. Riskleri ve alınması gereken güvenlik önlemlerini anlatan Prof.Dr. Vural Altın´ın yazısı; http://www.ntvmsnbc.com/id/25175350 Objektif bir değerlendirme yaptığı için paylaşma gereği hissettim. |
sass (01/03/2014 - 16:27) | Türkiye gibi sıcak bir coğrafya için kesinlikle güneş enerjisi; ikisi de değil. Yazlarını 15-20 derecelerde geçiren Almanya gibi ülkeler bile güneş enerjisine yoğunlaşmış durumda. Bizde yazlar 35-40 dereceye kadar çıkıyor. Artığı yok, işletme maliyeti yok, çevreye zararı yok; her açıdan çok avantajlı. Şu ülkeyi çıkarını düşünmeyen, ülkeyi düşünen birileri yönetse güneş enerjisine yatırım yapar, diğer hepsi verimsiz, zararı olan çöplükler. HES, doğa katliamından başka bir şey değil. Barajlar sadece içme suyu ve sulama için gereklidir, onun dışında kurulması saçmalıktır. Hele hele derelere kurmaktan söz ediliyorsa evde mumlarla ısınmak kadar saçmadır. Bu saçmalığın tamamen rant için yapıldığını hepimiz biliyordur umarım. |
dsatine (01/03/2014 - 16:56) | HES gerçekleri diye aratırsanız çeşitli sitelerde yazılar bulup okuyabilirsiniz. Dinlemek isterseniz, 2010 dan bir konuşma: http://www.dailymotion.com/video/x15rv4r_prof-dr-beyza-ustun-hes-lerde-hidro-elektrik-uretilmiyor-paraniz-yoksa-suyunuz-yok-2010_news Nükleer ile ilgili de bizim kütüphanede bile kitap bulabilirsiniz niçin çözüm olmadığıyla ilgili. Konunun uzmanı kişilerin araştırmalarına bakarak sorunu kendin cevaplayabilirsin. |
iversonn2 (01/03/2014 - 20:09) | gelişmiş-zengin bir ülke gösterin ki nükleer olmasın. bakın fransa yüzde 70-80 nukleerden saglıyor enerjiyi eğer kişi başı gelir 25bin dolar olacak diyorsan elektrik tüketimi 3 katına çıkması lazım. bunu kömür-doğalgaz-hidrodan sağlayamazsınız imkansız olur. |
startech (01/03/2014 - 20:21) | nükleer zararlı fakat zorunlu |
ronndella (01/03/2014 - 20:55) | @sass Bahsettiğimiz enerji türleri arasında verimi en düşük olan güneş enerjisidir. Dünyadaki uygulamalarda verim, Termik güç santrallerinde %35-45 Hidroelektrik güç santrallerinde %65-75 Güneş enerjili güç santrallerinde%15-25 civarındadır. Etik değerlerin açısından nükleeri - Hes´i savunmayabilirsin ama güneş enerjisi dışındaki bütün enerjiler verimsiz ve çöptür diyerek mühendislik gerçekliğinden sapma. |
iversonn2 (01/03/2014 - 21:04) | ronndella geceleri güneş olmuyor ki verimi olsa ne olur olmasa ne olur elektrik nasıl kullanıcaz geceleri ayrıca güneş için çok büyük alanlara paneller kurmamız lazım o kadar arazi bile yok ülkede rüzgarda öyle sürekli dönmüyor o güller doğalgaz petrol dışardan geliyor kömür desen bizim kömür kalitesiz havayı kürletiyor baraj desen zaten barajların oranı düşüyor çünkü zaten kapasitemizi kullanıyor bu küçü hesler ancak köyü geçindirir ucuz temiz mis gibi çözüm nukleerdir. dumanında sebze haşlayıp yiyebilirsin |
sylarfb (01/03/2014 - 21:29) | Güneş enerjisi ile olmaz.Güneş enerjisi destekleyicidir. Nükleer enerji santrali ortalama kapasitesi 1000MW dir. Şuana kadar kurulan en büyük güneş enerjisi santrali ise 240 MW güç iletiyor ve bunun için 15-20 dönüm bir alan gerekli. Nükleer karşıtlarına sorsan zaten o bacaların ne olduğunuda bilmez havayı kirletiyorlar derler :D |
axaxi (02/03/2014 - 01:08) | Her çeşit olmalı, hiçbiri diğerine alternatif olamaz. Türkiye için nasıl olur bilmem ama nükleer iyi bişi yiğidi öldür hakkını yeme, bir termik santralin etkilerinin yanında gayet çevreci ve masum kalıyor zira sıfır emisyon. Ayrıca bir patlama veya büyük bir sızıntı olmadığı taktirde gayet normal bir radyasyon seviyesi oluyor. Tek sıkıntı atık ısı bence nükleer tü kaka diyeceğimize yav bu atık ısı muhabbetini nasıl çözeriz diye araştırmalar yapıp, güvenlik nasıl sağlanıyor ne gibi geliştirmeler yapabiliriz i düşünmek gerekiyor. Yoksa sırf biri istiyor diye kesinlikle olmalı/olmamalı demek cahilliktir. He bu arada bana kalsa ne nükleeri kardeşim sanayileşmeyi filan bırakıp termikleri de kapatalım kapitalizm den kurtulalım özümüze dönelim. Tüketiceğimiz kadar ürettiğimiz sürece biz bize yeteriz. Yeterki kimse çalıp çırpmasın zengin fakir kavramı da olmasın. Buda olmuyo tabi insanoğlu aç, hırslı, vahşi ve cani, otorite ve güç ister, kendi fikirlerini dayatmak ister, aynı dinden olmayanı yok etmek ister, ......... işte bu böyle sürdüğü sürece medeniyet kurmak, dışa bağımlı olmak, geri kalmak çok ta tınnn önce insan olmaktan vazgeçelim zira insan olmak böyle birşeyse. E tabi benimkide hayal filan tadında bişi Aslında konu nükleerden açılmışkene tüm ülkeler bir olsa yeryüzünde hiçbir insan kalmıyacak şekilde yani kıyameti yapsa yeridir. ki nükleer bu konuda en iyisi Neyse ne sonuç çok konuştu boş konuştum kaale almayın öyle içimden geldi :D |
sass (02/03/2014 - 01:17) | @rondella Haklısın, orada yanlış anlaşılabilir yazmışım. Ben orada mühendislik açıdan değil, 20-30 yıldaki ekonomik ve çevresel veriminden bahsettim. @sylarfb Dönüm hesabında uçmuşsun Dönüm dediğin şey 100m X 10m = 1000 m2´dir. Onun dışında Almanya´nın 2050 hedefi yenilenebilir enerjinin payını %80lere çıkarmaktır. Şu sıralarda %15´i geçmiş durumdadır. Almanya´ya gelişmemiş ülke diyorsan bilemem. Bir de güneş enerjisindeki ilk 20 ülkeyi yazayım, bakalım yeterince gelişmiş ülkeler mi? Tabi biz yokuz bu ülkeler arasında, çok gelişmişliğimizdendir. Yandaki değerler sadece güneş enerjisinden gelen güç değerleri. 1- Almanya: 32.411 MW 2- İtalya: 16.361 MW 3- Çin: 8.300 MW 4- Amerika: 7.777 MW 5- Japonya: 6.914 MW 6- İspanya: 5.166 MW 7- Fransa: 4.003 MW 8- Belçika: 2.650 MW 9- Avustralya: 2.412 MW 10- Çek Cumhuriyeti: 2.072 MW 11- İngiltere: 1.829 MW 12- Yunanistan: 1.536 MW 13- Hindistan: 1.205 MW 14- Güney Kore: 1.064 MW 15- Bulgaristan: 908 MW 16- Kanada: 765 MW 17- Slovakya: 523 MW 18- Avusturya: 418 MW 19- İsviçre: 416 MW 20- Danimarka: 394 MW Türkiye´nin tüm kurulu gücü 60 bin MW. Yani Almanya sadece güneş enerjisiyle bizim yarı elektriğimizi çıkarıyor. Mevcut planları da güneş enerjisini destekleyici değil, taşıyıcı yapmaktır. Bu arada ben nükleere karşı değilim. En azından 1-2 tane nükleer santralimiz de olmalı o teknolojiyi anlamak, üzerinde çalışabilmek için. |
sylarfb (02/03/2014 - 03:01) | sass haklısın dönüm hesabında 1 dönümü fazladan bin kat fazla almışım :D işlem hatası.. Güneş enerjisinde yatırım da fazladır büyük ihtimal fakat rakamlar doğruysa çok etkileyici doğrusu yatırım yapılabilir .. Nükleer enerji de çok önemli, zenginleştirilmiş uranyum teknolojisine sahip olursak 40 50 yıla kadar kendi Atom bombamızı ve nükleer tahrikli denizaltı veya gemiye de yapabilir duruma geliriz. Günümüz teknolojilerini yakalamak dünyadan geri kalmamak içinde önemli sadece enerji olarak bakmak doğru değil. |
ozankuyucu (02/03/2014 - 11:10) | gelişmiş ülkelerin de farklı stratejileri olabiliyor. norveç: avustraya: fransa: nükleer yakıtları afrikaya satmayı insanlık olarak görmediğimden ben oyumu HES´e veriyorum. sağlam bir nükleer atık depolama sistemi olursa ona da lafım yok. |
le tissier (02/03/2014 - 11:23) | tabi ki pes 13 |
sass (02/03/2014 - 12:59) | @ozankuyucu Verdiğin bilgiler için teşekkürler. Elbette ülkeler kendi özel durumlarına göre farklı stratejiler izliyorlar. Norveç´in HES´ten başka şansı yok, zaten doğal HES ülkesi gibi. Ülkenin %70´i dağ. Denizden aniden yükselen dik kayalıkları ile meşhur bir ülke. Dağlardan kalan alanlarda da ancak yerleşimi sağlıyorlar. Karayı öyle büyük yapılarla heba edemezler, adam akıllı 3-5 tane düz kıyısını da nükleer yapacağım diye feda edemez, etse de pek bir anlamı olmaz. HES´e mecburlar yani. Avustralya maden zengini bir ülkedir. Yer altı kaynakları çok fazla ve dünyanın öbür ucundaki okyanus ötesi bir ülke. Çıkardığıyla kendi ihtiyaçlarını karşılaması kadar doğal bir durum yok. Çünkü başka ülkelere satması çok zahmetli ve maliyetli bir iş. Asya´daki ülkelerden boru hattıyla almak varken hangi Avrupa ülkesi Avustralya´dan fosil yakıt alır ki ? Avustralya da kendi çıkardığı ucuz yakıtı kullanıyor ki zaten harcayacak yer arıyorlardır özellikle kömür için |
Gear up (02/03/2014 - 13:07) | http://www.nukte.org/ |
blackman12 (02/03/2014 - 14:16) | Enerji üretim bakımından şöyle bir hızlıca bakarsak; - Nükleer enerji: Artıları: yüksek verim, maliyet sonrası ucuz enerji, herhangi bir iklim koşuluna vs bağlı değil., karbon emisyonu vs yok. Eksileri: santrallerin ömürleri var ve ömrü tükendiğinde çevreye zarar vermeden ortadan kaldırılamıyor ve bu durum santral çalışmasa bile bölgenin sürekli diken üstünde durmasına sebebiyet veriyor, ilk yatırım maliyeti yüksek, uzman ekipler yetiştirilmesi gereken bir proje, türk mantığıyla çalıştırılamaz bir santral tipi, nükleer atıkların depolamanması çok maliyetli. - Hidroelektrik Artıları: doğal bi enerji kaynağı, kurulan santraller aynı zamanda sulama için vs de kullanılabiliyor. Eksileri: ekolojik ve kültürel mirasa bugüne kadar pek olumlu katkıları olmadı, verimi düşük, mevcut potansiyelin dışına çıkılamayacak bi santral tipi, kurulduğu yerler "şol cennetin ırmakları" olduğu için görmek istemediğimiz beton yığınlarına neden oluyor. (Bkz: Karadeniz) - Termik Artıları: elektrik üretiyor demekten başka sayabileceğim bildiğim tek artısı atık soğutma suyunun şehire dağıtılarak ısıtma sorununun çözülmesine fayda sağlayabiliyor bu sistem ki bunun da yatırım maliyeti çok yüksek. Eksileri: denetimi iyi yapılmayan filtreleme sistemleri kötü olan bir santral doğal felakete sebep olabilir bu ülkede soma ve elbistanda gökyüzünü gri sanan çocuklar yetişti, yine verimi düşük, yine ithal enerji kaynağı kullanılıyor, yerel kömür, doğalgaz ve petrolün kalitesi zaten malumunuz, ayrıca fosil yakıtlar sebebiyle kaynağı gittikçe pahalanacak ve bu hızla tüketilmeye devam edilirse eni sonu tükenecek bir enerji. - Jeotermal Türkiyede bahsetmeyi pek luzumlu görmediğim santral, lakin bir İzlanda olaydık tek başına yeterdi. - Güneş Enerjisi Artıları: çok temiz bi enerji, hem insanoğlu varolduğu sürece kesintisiz devam edecek, hem de bulunduğumuz iklim koşullarında ülkenin batısı için uygun. Eksileri: yatırım maliyeti yüksek, verimi günümüz teknolojisinde çok düşük ama almanyada %35 verime çıkarıldığı söyleniyor bazı panellerin, geniş arazi ihtiyacı ve otomasyonun zorluğu ve zorunluluğu (enerji üretirken bolca enerji tüketme sorunsalı), geçen günlerde amerikada çölde açılan dünyanın en büyük güneş enerjisi santrali ile beraber çevresel zararlarını da gördük. (Bkz: kuşların aynalardan yansıyan ışığı bir göl olarak algılaması ve konduklarından sıcaktan pertlemeleri), Türkiyedeki enerji potansiyelinin olması ama bu potansiyelin yatırım maliyetleri dolayısıyla amortisman süresini uzatacak kadar az olması. - Rüzgar Enerjisi Türkiyede söylendiği kadar çok olmayan bir potansiyeli olan enerji tipi, lakin olmasın değildir. Yatırım maliyetinin ege dolaylarında kotarabileceği bir enerji santrali tipi. Yine tıpkı güneş enerjisi gibi kuş ölümlerine de sebep olmaktadır. - Gelgit Enerjisi Britanyada denenen ama Türkiyede adı sanı duyulmayan bir sistem. Çok detaylı bir bilgim yok lakin britanyaya göre gelgitlerden daha çok etkilendiğimizi ve "3 tarafı denizlerle kaplı" kıyı şeridi uzunluğu fazla bir ülke olduğumuzu düşünürsek olabilir mi ki dedirten bi sistem. Fekat iklim koşulları sebebiyle bir ingilteredeki rüzgarı yakalayamayacağı için "olmayabilir de" algısı uyandırıyor. Bence enerji dalındaki arkadaşlar bitirme olarak bu sistemin türkiyedeki potansiyelini araştırabilir :D ------------------------------------------------------------- Türkiye, ihtiyaç duyduğu enerjinin kurulu santralleriyle sadece %24ünü karşılayabilecek durumda olan bir ülke. Geri kalan %76´yı ithal ediyoruz. Bunlarında %82si doğalgaz ve petrol. İran´dan aldığımız pahalı doğalgazı elektrik üretmek için kullanıyoruz üstlelik verimi %35-40´i zor bulan santrallerde. Peki bu elektriğin ne kadarını sanayi (özellikle de imalat sanayide - http://www.kmtso.org.tr/e_gostergeler/44.htm ) kullanıyoruz? 2009 rakamlarına göre %45 bugün bu rakamın %50nin üstüne çıktığını tahmin etmek zor değil. Yani gazı alıyoruz elektrik üretiyoruz daha sonra ark veya enjeksiyon ocaklarıyla tekrar ısıtma işlemi için kullanıyoruz. Verimliliği son derece düşük bir sistem bu. Fakat gazlı ocaklarla çelik endüstrisinin devam etmeyeceği de ortada. Peki sorun ne ve nasıl aşılabilir? Sorun sanayi elektriğinin pahalı üretilip az karla satılması. (Sanayi teşviki için) Kurulu santrallerin yanında yapılacak yeni yatırımlarla sanayi elektriği dışında Türkiye´nin enerji üretimi yerel olarak sağlanabilir gözükmektedir. Yukarıda enerji santrallerinden tek tek bahsettik o zaman çözüme reçete şu: Sanayi elektriğini karşılamak için: nükleer enerji ZORUNLUDUR! Çevresel zararına eyvallah ama HES ve Termikler hatta ve hatta yenilenebilir enerjiler bile çevreye zarar veriyor. Çevreci arkadaşlara nükleere hayır diyolarsa iki şans veriyorum, ya bugünden sonra elektrikli alet kullanmayın ya da çevreye zarar verme ihtimali en az olan nükleeri artık kabullenin. Ayrıca nükleerden elde edilen enerjinin sadece sanayiye satılması ve amortisman bedeli karşılandıktan sonra enerjinin daha ucuza gelmesinden dolayı, elektrik fiyatının bugune göre daha aşağı düşmesi sağlanabilir. Bu da ülkenin sanayiisine de ek katkı yapacaktır. Tüketim elektriği için: yeni yenilenebilir enerji santralleri girişimleri ve mevcut heslerin geliştirilmesi ve tam performans çalıştırılması ile termik santrallerin kaynak yakını dışındaki diğer illerde kapatılması, kaynak yakını illerde de atık suların değerlendirilmesi. |
n\a (02/03/2014 - 15:11) | yukarıdaki bilgilere ek olarak bir kaç küçük noktayı ekleyeyim. güneş enerjisi için yılın çoğu zamanı güneş alan, günün çoğunu gündüz geçiren bir bölge olması gerekir. gündüz süresi enlem ile alakalı bir durum(örneğin stockholm´de gecenin yılın çoğunda 2-3 saat civarında sürmesi). yılın çoğunun güneşli olması gerek demiştim. mesela yılın neredeyse her günü yağmurlu geçen karadeniz bölgesi´nde imkansız. güneş enerjisi ancak ege ve akdeniz´de kendisini amorti edebilir durumda ve çoğu ev akdeniz ve ege´de yazlıklarda bu sistemi kullanıyor. diğer bölgelerimizde astarı yüzünden pahalıya gelen bir sistemdir güneş enerjisi. doğal kaynak anlamında zenginiz desek de aslında o kadar da zengin ya da bol çıkan kaynaklarımız da kaliteli değiller. mesela zonguldak´ta çıkan taş kömürü. zonguldak´ta yaşayan halk bile yeteri kadar ısı vermediği için zonguldak´tan çıkan kömürden ziyade ukrayna ve rusya´dan gelen kömüre yönelmiş durumda ve zaten zonguldak´ta artık kömür oldukça derinlerde kaldığı için maliyet çok yüksek olduğundan çoğu maden ocağının da kapandığı bilinen bir durum. bu bilgiler ışığında eldeki kaynakların genel çerçeve itibariyle yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. buraya kadarki bilgiler ışığında alternatif kaynak ve enerji üretim yöntemlerine yönelmek zorundayız. bu ama hes olur ama nükleer olur. buradan sonra maliyet, doğaya zarar, uzun vadede ne kadar verimli, ne kadar süre hizmet verebilir gibi kıstaslar incelendikten sonra uygulanmaya başlanması gerektirğini düşünüyorum. edit: gelgit enerjisiyle ilgili söyleyeceğimi unutmuşum. gelgit için okyanus kıyısı olmak gerek. ve uzun kıyılar gerek. gelgitler daha çok okyanus kıyılarında görülen bir durum. ülkemizdeki gelgitler çok zayıf çünkü adeta iç deniz gibiler. haberlerde bazen görüyoruz, gelgit nedeniyle şu kadar köy su altında kaldı gibi. daha ben türkiyede gelgitin yüksek olduğunu görmedim. |
civan1 (02/03/2014 - 23:29) | Karadeniz´i mahvetmiş HES´i gelmiş adam burada savunuyor. İnşaat ihalesi verir gibi HES verdiler ona buna, güzelim Karadeniz´i mahvettiler. Allah´tan korkun be. |
bulentd (03/03/2014 - 11:39) | Nükleer hiç kuşkusuz. .. |
muhsinbey (03/03/2014 - 15:06) | Bir kere Enerji üretilmez dönüştürülür.ikincisi hiçbir enerji dönüşüm sistemi çevreye zararsız değildir. Yenilenebilir Enerji dönüşüm sistemlerinde en çok hatalı kullanılan konu budur. Rüzgar olsun, Güneş olsun bunların hepsinin doğaya ve çevreye zararı vardır. Sorunun cevabına gelince, bir kere Türkiyenin düzgün bir enerji politikası yok.Önündeki seçenekleri rastgele kullanıyor.2007 yılına kadar bu ülkede yenilenebilir enerji mevzuatı, kanunu zartı zurtu yoktu. Veysel Eroğlu enerji bakanıyken, tam bir HEs düşkünüydü adam bir anda HES´ler patladı. Sonra rüzgarın tadını aldılar biraz, oraya yönlenildi.Şimdi hem rüzgar hem güneş başvuruları olacak Martın sonuna kadar 400 den fazla başvuru için hazır olunacak ve seneye aynı vakitte ihaleler yapılacak.Son büyük ihale olacak bu. Açıkçası ben nükleer işinin plan program dahilinde değil, rastgele yapıldığını düşünüyorum.Bize enerji lazım hadi nükleer.Olay budur. Hes´lere gelince.Şu anda mevcut heslerin çoğunu sahipleri satmaya uğraşıyor.Planlama yok, araştırma yok..Sonuç bu işte. Geçtiğimiz senelerde kuraklık olan sene haricinde Türkiyenin yağış rejimi iyiydi ve hepsi yanıldı.Şu anda santrallerin çoğu beklenen verimin altında çalışıyor. Sektörde herkes birilerine kazık atma derdinde |
bulentd (03/03/2014 - 19:21) | İklimsel değişikliğin olduğu ve bunun çok uzun süre devam edeceği öngörülüyor, Yağış rejiminde ki düzensizlik rüzgar ve güneşlenme içinde geçerli gibi görünüyor düzensiz iklim şartlarında sadece alternatif enerji kaynaklarına bel bağlamak biraz gerçekleri görmemek olacaktır. adı üstünde "alternatif" olan enerji kaynakları asıllarının yerine koymak yağmur duası gibi güneş ve rüzgar duasına çıkmakla son bulabilir. muhakkak ki güneş ten ve rüzgardan en yüksek düzeyde yararlanmalıyız en verimli tesisler için arge tesisleri oluşturup bu konuları es geçmemeliyiz. ama Nükleer gibi muazzam bir enerji kaynağı varken onu es geçmek gerçekten enerji nedir sorusunun cevabını bilen birinin yapabileceği bir iş değildir. bunu a partisinin b partisinin yapıyor olması mühim değil kaçınılmazdır, Ülkeler büyürken en büyük ihtiyaç hiç kuşkusuz enerjidir eğer güçlü bir ülke olmak istiyor isek ve bulgaristan romanya gibi ülkelerden elektrik almak istemiyorsak nükleer güçten faydalanmamız gerekecektir. Kaldı ki askeri planlama için de yer almalı. Şimdilerde dünyaya abilik yapan ülkelere bakarsak 20 bini aşkın nükleer başlığa sahipler ve sizinde bu güce sahip olmanız gerekecek ileride birgün olabilecek savaşta gıkını çıkartamayan bir ülke olmak istemiyorsak nükleer teknolojiye geçmek zorundayız ister nalına vurun ister mıhına ama bu hiç kuşkusuz enerji yolundaki en gerekli tek yol. |
BetaMode (07/03/2014 - 00:22) | güzel başlık olmuş beyler eyv. |
ilyas (07/03/2014 - 23:49) | Bütün cevaplar için teşekkür ederim; özellikle lafı dolandırmayıp bu ikisini kıyaslayanlar arkadaşlara... |