usis - mkm

AnasayfaDers Bilgi BankasıDers NotlarıSohbetİletişim
kullanıcı adı:     şifre:    Beni Hatırla       
mantıklısı
mezun olunca

öğretim görevlisi olarak okulda kalmak

kpss ye girip memur olmak

kendi şirketini kurmak

araştırmacı olarak projelerle uğraşmak

yurtdışına gitmek

son olarak kendini geliştirip özel sektörde yeni şeyler üretip ün yapmak mı en mantıklısı

yani o kadar şey öğretiliyor okulda ama iş hayatına atıldığında sadece bir konu üzerine iş yapılıyo
mesela tanıdığım makine okudu çap yaptı dilini geliştirdi yurtdışı vs en en yüksek ne varsa onu yaptı şimdi istanbul ulaşımda proje takım üyesi

makine de alan çok geniş ve hangi alanda gidiceğimden emin değilim


gönderen: n\a - 08/01/2014 - 15:18
 Konu Hakkında Yapılan Yorumlar:
yorum yapan(tarih) yorum
attis
(08/01/2014 - 16:02)
öğrenciyken insan çok daha idealist ve hevesli oluyor, hayaller kuruyor, planlar yapıyor, en yukarıyı en tepeyi en iyiyi arzuluyor, kendini ona göre hazırlıyor ya da hazırladığını sanıyor ama diplomayı alıp artık öğrenci kimliğinden sıyrıldığı an; aslında gerçek hayatın öğrencilik zamanında düşünüldüğü kadar toz pembe olmadığını anlıyor . . .

ülkece en büyük problemimiz; herhangi bir konuda uzmanlaşmayı başarmış insan sayımızın maalesef nüfusa oranlandığında ihmal edilebilecek kadar düşük kalmasıdır. insanlar mezun oldukları, eğitim gördükleri, uğruna yıllarını harcadıklarını alanlarda çalışmak yerine doğrudan para kazanabilecekleri alana yönleniyorlar; çünkü içinde bulunduğumuz toplum ve maalesef bizlere dayatılan kapitalist sistem bunu gerektiriyor . . .

en basitinden şirket adlarına bakıyorsun, ".... bilgisayar turizm inşaat nakliye makine mimarlık ithalat ihracat san ltd şti" diye gidiyor, insanlar daha şirket kurulum aşamasında dahi ileride olası pazarlara kolayca girebilmek adına faaliyet alan tanımlamalarını bile sonu gelmez kelime zincirlerinden oluşturuyorlar. herhangi bir personel için verilen ilanlarda dahi 3-5 farklı disipline ait niteliklere sahip adaylar aranıyor, yani sistemi kuranlar ve buna alet olanlar da insanların özelleşmesinden ziyade mümkün olduğunca çok miktarda işi yapmasını istiyor/bekliyor . . .

şu aşamada baktığında akademisyen olmak ve uzmanlaşmak istediğin alanda çalışma fikri çok daha mantıklı görünüyor fakat bu ülkede idealleri doğrultusunda çalışabilme imkanı yakalayan akademisyen sayısı çok az, maalesef ki tekelleşmeye doğru giden bir düzende, birilerine yaranmadan, onların hoşuna giden işler yapmadan kendi serbest çalışma alanını yaratabilmen / bulabilmen hiç kolay değil . . .

hem çalışıp hem de yüksek lisansını yapan biri olarak hem sana hem de senin gibi gelecek kurma telaşındaki arkadaşlara tek tavsiyem; şartlar ne olursa olsun kendinize zaman yaratabileceğiniz işlerde çalışın / uğraşlar edinin. nerede çalıştığınız, ne kadar maaş aldığınız, sosyal haklarınızın ne olduğu, yıllık iznin kaç gün olduğu gibi detaylar elbette çok önemli ama asıl önemli olan "kendinize ne kadar vakit ayırabildiğiniz"dir . . .

kendine vakit ayırmak kavramı; sadece mesaiyi tamamlayıp serbest olmak değildir, eğer mesai saatleri içerisinde yaptıklarının ve uzantıları, mesai bittikten sonra da aklında yer ediniyor ve sürekli olarak seni düşünmeye itiyor, zihnini kurcalıyorsa aslında sen sadece bedenen işte değilsin ama ruhen hala çalışıyorsun, haliyle hala mesain devam ediyor. eh 22-23 yaşında, belki de en verimli en heyecanlı yaşlarında iken kendini bu tarz yıpranmalara maruz bırakmak şahsen bana pek doğru gelmiyor. iyi düşünmekte ve mümkün olduğunca hem ruhen hem de bedenen kendini maksimum iş dışında tutabilecek şekilde başlamak lazım iş hayatına, yoksa kaybettiğiniz bugünleri çok ararsınız . . .


cntr
(08/01/2014 - 16:26)
@attis
Ne güzel yazmışsın . Özellikle kendine vakit ayırma kavramını cok iyi tanımlamışsın.
muhsinbey
(08/01/2014 - 16:33)
Ben attisin bahsettiği şekilde kendine vakit ayırabilen tek bir meslek grubu biliyorum o da ´´memurluk´´.Düşünmen ya da dert etmen gereken hiçbirşey yok.Çünkü senden istenen ekstra birşey yok.
Memurluk dışında ne yaparsan yap mesai dışında da iş düşünmek zorunda kalıyorsun.Tabiki bunun seviyesi değişebilir.Bazıları için psikolojik işkence olduğunu bile gördüm.


Arkadaşa gelince; bunları boşuna düşünme çünkü asla planladığını yapamayacaksın.İşin doğrusu bu.

mrtdenibaret
(08/01/2014 - 17:33)
Bu söyleyeceğim kimsenin şahsına değil sonuçta birbirimizi tanımıyoruz.

"Arkadaşa gelince; bunları boşuna düşünme çünkü asla planladığını yapamayacaksın.İşin doğrusu bu."

bu tarz cümleleri çok sık duyuyoruz ama bunu söyleyebilmek için iki ihtimal var:

1-İnsanın kendisi planlarına ulaşmak için çok çalıştığı halde habire engellenmiş ya da başarısız olması lazım

2-Etraftan durmadan böyle cümleler duyduğu için kendisi denemediği halde bunu kabullenmiş olması lazım


ki ne yazık ki çoğu insan 2.ihtimale ait olarak yaşıyor.

Hani klasik bir laf var ya
"engel sizsiniz/engelsizsiniz"

bu da doğru bence ama bu demek değil ki istediğin herşeyi başarırsın.

Önemli olan
1-Ne istediğini bilmek
2-Sabırlı olmak
3-Yaptığın işi iyi yapma, tam yapma dürtüsüne sahip olmak

Ne istediğini bilme noktası genelde insanların kafalarında çok büyüttüğü bir şey diyebilirim. Şu an ömrün boyunca yapmak istediğin şeyi doğru seçmenin garantisi yok ve bana sorarsan mümkün değil. O zaman yapman gereken sana çekici gelen seçeneklerden herhangi birini seçip yola çıkmak.

Çünkü birşeye başlamak hiçbişey yapmamaktan daha iyidir.

Biz genelde kendimizi çok kısıtlı hissediyoruz. Örnek:
Bir arkadaşım İstanbul Üniversitesi Orman Mühendisliği bölümünde okudu. Malzeme bilimine ilgi duyuyordu onun yerinde olan çoğu kişi yanlış bölüme girdim bunalımındayken kendisi İTÜ Metalurji´ deki çeşitli hocalarla görüştü ve birini laboratuvarında çalışmaya ikna etti. Lisansın son 2 yılında o hocayla çalıştı ve yüksek lisansını İTÜ Metalurji´ de yapıyor. O hocayı ikna etmeden önce bir sürü araştırma yaptı kendini hazırladı tabi. Ayrıca Herhangi bir metlaurji malzeme bölümünde yüksek lisans yapan orman mühendisliği lisansına sahip başka kimse yok dedi kendisi. Unutmadan da değineyim itüden ilk konuştuğu hoca kabul etmedi kendisini ve 2 yıl o hocayla çalışmış birikim edinmiş olmasına rağmen yüksek lisans mülakatlarında kendisni hor gören, dalga geçen hocaları da olmasına rağmen vazgeçmedi çünkü kendisi hakettiğini biliyordu.

Bu arkadaşım ne istediğini iyi belirlemiş kişiye bir örnek.

Şimdi de ne istediğini önce yanlış belirlemiş bir kişiye örnek:

Yüksek lisansı boyunca seçtiği konuda 6 tane uluslararası yayın çıkaracak kadar başarılı olan bir kişi tanıyorum kendisi bugün beğenmediği bir alanda bu 6 yayını çıkarmış olmasına rağmen o konuda büyük başarı elde edecek kadar çalışmış olması sayesinde dikkat çekti ve bugünkü araştırma alanında çalışmasını sağlayan kişiler ona bak sen yeteneklisin böyle bir konudan haberin var mı dediler. Şimdi bu kişi yüksek lisanstaki araştırma alanına göre kendisine daha uygun ve dünyada çok daha takdir gören bir alanda çlaışıyor ve konunun dünyadaki en iyi isimlerinden birkaçıyla çalışıyor.

Bu örnekte belirtmek istediğim yanı şu: Eğer çalıştığım konu en doğrusu mu en yanlışı mı diye düşünüp bunalıma girmekle vakit kaybetseydi o kişi bugün çalıştığı konularla tanışmasına olanak sağalayan kişilerin dikkatini çekemezdir.

Yani herhangi birşeyde iyi olmak zarar getirmez. Çok düşünmek yerine bir işi iyi yapma ve bir konuda uzmanlaşabilmeyi başarırsanız bu insana başka bir alanda da başarılı olma imkanı tanıyacak alışkanlıklar bırakır, karakter kazandırır. Bir işi tam yapma dürtüsü epey mühim yani.

Herkes polyanna olsun demiyorum. Herkes her istediğini başarır da demiyorum ama çok çalışırsanız ve bir plan dahilinde çalışırsanız herşeyi yapabilirsiniz. Ama çok çalışmak istemiyorsanız veya hedefli planlı,stratejik çalışmak istemiyorsanız hayal dediğiniz şeyler hevesten ibarettir ve o heveslere ulaşamamanız şaşırtıcı değildir.

Hedefleri değil hevesleri olan insanların da diğer insanlara planlarını yapamayacaksını demesi günümüzde en yaygın şekilde rastlayabileceğimiz durumların başında gelmektedir.

Bu arada bu sitede önceden serbest kürsüye bişeyler yazan Noyan86 vardı. Kendisi de hep hayal ve planlardan bahsederdi burda küçümseyenler olurdu bugün kendisi bitirme tezine 100 000 lira kosgeb sanayi bakanlığı hibiesi alarak şirketini kurdu ve gerçekten para kazanıyor ve de o serbest kürsüde bahsettiği gibi ülkesinin geleceğine katkıda bulunan bir insan olması da son derece mümkün. Ona da burada hayal plan palavra geçici hevesler bunlar diyolardı.

Uzun oldu ama tek demek istediğim hayallerinize ulaşabilirsiniz, ulaşan, ulaşmakta olan kişiler var.

Asıl soru şu: Sizinki bir hayal(tutku) mi? Hevesin teki mi?

Eğer sadece hevesse tabiki plan yapar ama geektiği kadar çalışmazsınız ve ne sizin ne de kimsenin başaracağına inanmazsınız.

Not: Gerçekten bu yazımla kimseyi suçlamıyorum ve bu başlığı açan arkadaşı da yorum yapan arkadaşları da tanımıyorum. Yazdıklarım kimsenin kişiliğe değil sadece aşağıdaki klasik cümle yapısına itafen yazdım bunları

"bunları boşuna düşünme çünkü asla planladığını yapamayacaksın.İşin doğrusu bu."

saygılarımla


muhsinbey
(08/01/2014 - 17:59)
Alınmadım güzel yazmışsın.Ben aslında bunu gözlemlerim ve yaşadıklarımın sonucu olarak yazdım.ben arkasındaki sebepleri aramıyorum ama mezun olduktan sonra hayalindekileri yapabilen kaç kişi var?Sen sebeplerine dalmışsın.Planladıklarını yapabilenlerle yapamayanları oranladığında sonuç benim dediğimi doğrular nitelikte. He planlarınızı kendiniz yeterince istemiyorsunuz ondan böyle dersen , doğrudur olabilir.Bunun yanında birsürü sebep de yazılabilir.
Ayrıca birinci yazdığın çok doğru.Bu ülkede her başarı cezalandırılır sözü boşuna söylenmiyor.Biryere gelmek isterken seni aşağı çekmek isteyen o kadar çok kişi oluyor ki insanın bu tip düşüncelere kapılmaması imkansız.
stoukeji
(08/01/2014 - 19:51)
arkadaşlar özellikle mezunlara birşey sormak istiyorum.

çalışmayı öğrenmeyi seven birisi için özel sektörde çalışıp bir müddet sonra kendi işini kurmak mı mantıklıdır yoksa kpss´ye hazırlanıp devlet memuru olduktan sonra ayrılıp işini kurmak mı mantıklıdır? özel sektör sana nefes bile aldırmaz ama devlette daha rahat olursun istediğin zaman özele geçebilirsin diyorlar. bana anlamsız geliyor, devlete girince körelirim gibi bir his var içimde.
bir de devlete girebilmek için bir yıl emek vereceğim ve sonuçta istediğin yeri kazanamama ihtimali de var okulu bitirince acil paraya ihtiyacım olmayacak(evlilik gibi sebeplerden) maaş çok önemli değil birkaç sene. ne tavsiye edersiniz
mrtdenibaret
(08/01/2014 - 22:26)
Kendi işini kurmak isteyen biri için en önemli sorun nasıl yapacaksından ziyade nasıl satacaksın kavramı oluyor.
Bu da satacağın ürün ya da hizmeti kimlere satabileceğini bilmen ve o müşterilerle ilişki kurup, kuramamana bağlı o sebepten kafanda kuracağın iş belliyse ona göre işi kıyasla özel ya da kamu olmasına göre değil de senin hangisinde çalışırsan edineceğin bağlantılar olası bir girişimciliğinde daha iyi satış yapmana yarar vs...?

Sorunun tam cevabı olmasa da sana karar aşamasında faydalı bir parametre daha gözetmen için söylüyorum.

Başarılar
CapoeiristaS
(09/01/2014 - 00:27)
@stoukeji

Örnek vermek gerekirse; imalat sektöründe iş kurmak istiyorsan tecrübe gerekir,çalışırsın.
Ama daha farklı bir şey yaparak kendi işini kurmak istiyorsan tecrübe gerekmeyebilir.

Dolayısıyla "Girişimcilik nedir ? " sorusuna biraz odaklanman gerekiyor. Bu kavramı öğrenerek işe başlayabilirsin.
stoukeji
(09/01/2014 - 16:28)
çok sağolun arkadaşlar:)

Yorum Ekle

 
a305teyim.com © 2007 - forzamakine tarafından hazırlanmıştır.
a305teyim.com YTÜ makine mühendisliği öğrencileri tarafından hazırlanmış olup, burada yazılan hiçbir içerikten sorumlu tutulamaz. yazılan her yorum kişinin kendisine aittir.
a305teyim.com üyelerinin kişisel verilerini saklı tutar, başka kurum ya da kuruluşlarla paylaşmaz ancak gerektiğinde yasal mercilerin istemesi üzerine bu bilgiler aleyhinize kullanılabilir.