´´ücretli´´ öğrenci şenlikleri boykot ediyoruz! neden mi? |
Trakya Üniversitesi Şenlik Programı: ( Ücretsiz ) 06 MAYIS ´´MODEL´´ 07 MAYIS "GÖKÇE ve MAJESTE" 08 MAYIS "ZEFİR ve MURAT DALKILIÇ" 09 MAYIS "YÜKSEK SADAKAT ve AYŞE SARAN" 10 MAYIS "EMRE AYDIN ve OZAN DOĞULU" Yıldız Teknik Üniversitesi Şenlik Programı: ( Ücretli ) 20 MAYIS ´´EMRE AYDIN ve OZAN DOĞULU´´ 21 MAYIS ´´MODEL ve KARGA´´ 22 MAYIS ´´MURAT DALKILIÇ ve SAHTE RAKI´´ 23 MAYIS ´´KARMATE ve AHIRKAPI ROMAN ORKESTRASI´´ 24 MAYIS ´´KENAN DOĞULU ve GÖKCAN SANILMAN´´ Yukarıda Trakya Üniversitesi ve üniversitemiz YTÜ´nün şenlik programını görüyorsunuz. Eleştirdiğimiz konulardan biri şenlikleri organize eden birliğin öğrenci düşüncelerini almadan bütün kulüpleri kapsayan bir şekilde hareket etmemesiydi. Fark ettiğiniz gibi şenliklerin ikisine de gelen sanatçıların bir çoğu aynı ve özellikle bazıları da sanki bir ´´paket programı´´ gibi şenlik listesine girmiştir. İşte burada şenliklerin nasıl piyasalaştığını görüyoruz. Şenlikler öğrenci görüşleri yerine organizasyon firmalara tarafından bir paket programı halinde önümüze koyuluyor. Bunun yanında bir diğer durumda iki üniversitenin birinde ücretli birinin ücretsiz olmasıdır. Bunun yanında Hande Yener´in de İstanbul Üni.´deki konserinin iptali de şenliklerin nasıl bir piyasa kültürüne dönüştüğünün resmidir. İşte bu yüzden piyasalaştırılan şenliklere karşı, dayanışmalı şenlikler istiyoruz. Bu yüzden BOYKOT diyoruz... Trakya Üniversitesi Şenlik Programı: https://www.facebook.com/events/365687950207097/?ref=3 NE SÖYLÜYORUZ? Öncelikle belirtmemiz gerekiyor ki burada şenlikleri organize eden birlikteki arkadaşlarımızı suçlamıyoruz veya itham altında bırakmıyoruz. Yaratılmaya çalışılan algıyı ve belki de paranın girmediği tek alan olan şenlik geleneğini korumak istiyoruz. İlk olarak şenliklerin ne ifade ettiğini anlatmamız gerekiyor. Okulumuz YTÜ ve birçok üniversitede üniversite öğrencilerinin senede bir defa düzenlenen ve içeriğinin üniversite öğrencileri arasındaki bağı kuvvetlendirmek, bir gelenek oluşturmak, bir senelik sınav streslerini omuzlarından atarak, üniversitelerini sadece bir ders alanı değil aynı zamanda yaşam alanına dönüştürüldüğü şenlikler düzenlenir. Son yıllarda bazı üniversitelerde şenliklerin ücretli olması bu yaşam alanında hiç olmaması gereken bir alana doğru gitmesine yol açıyor: Ticarethane kültürü. Bu yaşam alanında öğrenciler arasına para giriyor ve ‘’öğrenci şenlikleri ücretli mi olur?’’ tepkisinin yerine ‘’3-5 lira fazla verelim de iyi sanatçılar gelsin" gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Yani iyiliğin ve güzelliğin bir para karşılığında iyileştirebileceği algısı yaratılmaya çalışıyor. Halbuki bir yaşam alanı üniversite öğrencisinin dayanışma alanıyla oluşan bir gelenek haline dönüştürülmelidir ve bu mümkündür. ALGI NASIL DEĞİŞTİRİLİYOR? Üniversite şenlikleri öğrenciler stres atsın, eğlensin, sosyalleşsinler diye yapılır. Bir konser furyası yaratılarak bu para meselesinin önü aşılamayacak ve hedef kitlesinin %99’u öğrenci olan bir şenlik gelen sanatçı üzerinden piyasa haline döndürülerek, ücretli, hedefsiz alanlar haline gelecek. Halbuki şenlikler hakkındaki görüşlerimizi belirttik. Bu tarz etkinlikler paranın öğrencinin cebinden çıkmadığı sponsorlarla anlaşılıp konser ücretlerinin karşılandığı tarzda etkinliklerdir. Ancak buna karşı durulmadığı için ‘’daha iyi sanatçı’’ bahaneleriyle şenlikler ticarethane haline dönüştürülmeye çalışılıyor. Oraya gelen birçok öğrenci konsere 20-30 lira gibi ücretler verilerek gidilebiliyor. Peki şenliklerin amacı konser mi yoksa adında da anlaşılacağı gibi ‘’şenlikli bir gün mü?’’ Bu ayrıca gelen sanatçılar üzerinden de yeni bir kültür oluşturacaktır. Üniversite şenliğine destek vermek için ücretsiz veya çok cüzi fiyatlarla gelen sanatçılar, bu algıdan dolayı menajerleri tarafından oluşturan piyasa mantığıyla klasik konser alanına dönüştürülmeye çalıştığı görülmektedir. ŞENLİKLER NASIL HAZIRLANIYOR? Senede 1 kere düzenlenen bu şenliklerin organizasyonu için 1 yıl var. Bu organizasyon Kulüpler Birliği’nin oluşturduğu ekip tarafından yapılıyor. Şenlik alanı catering, lunapark vb. uygulamalara kiralanıyor ve şenlik için çeşitli sponsorlarla anlaşılıyor. Şenliğin bütçesi bunlardan oluşuyor. Okulun ve Kulüpler Birliği’nin açıklamadığı bir sebepten dolayı öğrenci şenliklerine okul bütçe ayırmıyor. Burada aslında boykot çağrısı sebeplerimizi ve önerilerimizi dile getirmemiz gerekiyor: • Etkinliğin ücretli olmasına dair yapılan savunmalardan biri de okulun bu etkinliğe destek olmamasıdır. Bu doğrudur ama burada ki sorumlulukta Kulüpler Birliğine aittir. Kulüpler birliği her gün bir başka bankanın okulda cirit attığı, panoların reklamlarla doldurulduğu, salonların kiralandığı bir alanda temsil ettiği öğrencileri arkasına alıp okula senede bir kere düzenledikleri şenlik için neden para verilmediğinin hesabını sormak yerine öğrencilerden para toplama kararı almıştır. Kulüpler birliği’nin öğrencileri arkasına alarak bu konuda baskıcı bir rol oynaması gerekirdi. • Geçen yıl ücretli gerçekleşen şenlikte, bilet kesilmeden önce bütçenin hemen hemen denkleştirildiği ve buna rağmen bilet satılıp 100-150 bin TL kâr edildiği söyleniyor. Para artacağı biliniyorsa neden etkinlik ücretli yapıldı? Şenlikten artan para sosyal sorumluluk projesinde kullanılmak üzere Yıldız Vakfı´na devrediliyor. Üniversite öğrencilerinin sosyal sorumluluk projelerine katılması gerekli ve güzel bir durumdur. Ancak burada ki yanlışlık öğrencilere bu yardımın nereye yapılacağına dair önceden bir çağrı yapılmamasıdır. Etkinliği ücretli yaparak amacının dışına çıkarmak yerine böyle bir dayanışma geleneği sağlamak mümkün değil midir? Elbette mümkündür. Bunun için şenliklerde önceden belirlenen bir dayanışma çadırı kurulup makbuz karşılığında bir dayanışma kültürü oluşturabilir. Böylelikle hem şenliklerin ticaretleşmesi engellenir hem de sosyal dayanışma kültürü oluşturulur. • Kaç biletin satılacağının neye göre belirlendiği ve konser ücretinin neye göre belirlendiği konusunda açıklama yapılmamamıştır. • Kulüpler Birliği, üniversite öğrencilerinin şenlik öncesi taleplerini dile getirebileceği bir alan oluşturmamıştır. Gelen sanatçıların neye ve hangi taleplere göre belirlendiğinin soru işaretidir. • Sponsor firmaların neye göre belirlendiği ve onlarla yapılan anlaşmaların ne olduğuna dair bir açıklama yapılmamıştır. Bunun sebebi önceki yıllarda gelen firmaların yiyecek ve içecekleri fahiş fiyatlarla satışa sunmasıdır. Bu metin bilgilendirmek üzerine yapılmıştır. Talepler grup içerisinde değerlendirmek için sunulmuştur. Amacımız körü körüne eleştirmek değil, bir şenlik kültürünün nasıl oluşması gerektiğine dair söz söylemektir. Her şeyi geçiyoruz ve samimiyetinize güvenerek diyoruz ki: ‘’Ya Arkadaşlar! Üniversitedeki öğrenci şenliği ücretli olur mu? ’’ Destek verecek kulüp ve toplulukları bekliyoruz. Destekleyen dostlarımıza, arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Bilgilerinize. Saygı, sevgi, kardeşlik ve arkadaşlık duygumuzla… ŞENLİKLİ GELECEK, DAYANIŞMAYLA GELECEK! MMO Yıldız Teknik Üniversitesi Öğrenci Komisyonu Boykot Hakkında Daha Detaylı Bilgi: https://www.facebook.com/events/147619872084636/?fref=ts |
gönderen: mmoytuogrenci - 11/05/2013 - 15:56
|
Konu Hakkında Yapılan Yorumlar: |
yorum yapan(tarih) | yorum |
n\a (11/05/2013 - 17:43) | Bunlar ücretli değil ücretsiz olsa yine gidip te dinlemem. Şu programa bir de ücret koymak resmen utanmazlık. |
makuba (11/05/2013 - 22:49) | şenliği geç de mmoytuogrenci teknik öğretmenlerin mühendis olması hakkında ne düşünüyorsunuz, bu konu hakkındaki görüşlerinizi açıkladınız mı ? açıklayacak mısınız ya da burada ? |
Mest4 (12/05/2013 - 02:05) | ´´AKP döneminde “değişim” adı altında üniversiteleri ve meslek alanlarımızı ilgilendiren birçok düzenleme yapılmaktadır. “Teknik öğretmen” yetiştiren programa tabi olanlara “mühendis” unvanı verilecek olması, Teknoloji Fakülteleri ve “uzaktan eğitim” gibi mühendislik eğitiminin temelini aşındıran düzenlemeler, “reform/ iyileştirme” adı altında kamuoyuna sunulmaktadır. Mühendislik bölüm ve fakültelerinin gerçek bir gereksinime dayanmayan hızlı artışı, bir yandan işsiz mühendis sayısını artırırken meslektaşlarımızı meslek dışı alanlarda düşük ücretle ve güvencesiz çalışmaya zorlamaktadır. 2003-2010 arasında üniversite sayısı 78’den 141’e, Odamıza bağlı meslek disiplinleriyle ilgili bölümü bulunan üniversite sayısı 54’ten 89’a, fakülte sayısı 60’tan 98’e yükselirken; bölüm sayısı (burslu öğrenim ve ikinci öğretim veren bölümler de bağımsız değerlendirilmek şartıyla) 138’den 306’ya çıkmıştır. Yani Odamıza bağlı disiplinlerle ilgili öğretim yapan üniversiteler yüzde 65, fakülteler yüzde 63, bölümlerde ise yüzde 121 oranında yüksek bir artış olmuştur. İlgili mühendislik bölümlerinde öğrenim gören öğrenci sayısında da benzer bir durum söz konusudur. 2003 yılından 2010’a öğrenci kontenjanında yüzde 148 artış olmuştur. Ancak eğitime ayrılan ödenekler, öğretim görevlisi sayısı ve üniversite koşulları gibi göstergelerde eşdeğer bir artış söz konusu değildir. Eğitim ve öğretimdeki teori-pratik uyuşmazlığı, öğretim elemanı eksikliği, laboratuvarların olmayışı, deneysel malzeme eksikliği, bilimsel bilginin geri plana atılması gibi bir dizi olgu, mühendislik öğretimini kemirmektedir. Kadın mühendisler, üniversite yıllarından çalışma yaşamına dek fırsat eşitliğinden uzakta, baskıyı, sömürü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini birlikte yaşamaktadırlar. Kadın arkadaşlarımızın sorunlarının Odamızın benimsediği katılım, demokratikleşme ve eşitlik tarihsel perspektifiyle değerlendirilmesi gerekmektedir. Toplum yaşamında kadının üzerindeki tüm egemenlik ve baskının kaldırılması, ancak eşitlikçi, özgürlükçü bir toplumda biçimlenecektir. Mevcut eğitim sistemi değişik kültürleri kapsayacak demokratik öğeleri içermemektedir. Ana dilde eğitim kısıtlanmakta, zorunlu din dersleri üzerinden ve farklı biçimlerde değişik inançlar baskı altında tutulmaktadır. Üniversite öğrencilerinin temel gereksinimlerini karşılayabilmek ve eğitimin bazı aşamalarında ödemek zorunda kaldıkları ücretler, öğrenim olanaklarına erişim ve kullanımda ciddi eşitsizlikler ve yeni sorunlar yaratmaktadır. Kısaca toplumsal, sınıfsal, cinsiyet eşitsizlikleri artıran mevcut düzen, kapitalizmin “iş- sizlik stoku”nu genişletme ve piyasaya düşük ücretli iş gücü yedeği oluşturan programatik bir yönelime sahiptir.´´ Yapılan bu ve bunun gibi benzeri açıklamayı mmo.org´ta bulabilirsin. 19 Nisan 2013 tarihinde toplanan Üniversitelerarası Kurul‘dan, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının mühendis unvanı almasını sağlayacak düzenlemenin uygulanması doğrultusunda görüş çıktı. Konuyla ilgili olarak Üniversitelerarası Kurul‘dan çıkan görüş YÖK‘te değerlendirilecek ve Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının mühendis olabilmek için hangi fark derslerini alacağı ve tamamlama programlarının ayrıntıları netleşecek. Konu, YÖK Genel Kurulu‘na gidecek, uygulamaya ilişkin usul ve esaslar belli olacak. Şu an YÖK‘ten resmi bir açıklama yapılmasa da, 13 Mart 2013‘te Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarıyla "Başkanla yüz yüze" toplantısında bir araya gelen YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, "Teknik Öğretmenler için Mühendislik Tamamlama" konusuyla ilgili katılımcıları bilgilendirdi. YÖK Başkanı Çetinsaya toplantıda, konu ile ilgili komisyon çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, 19 Nisan‘da gerçekleştirilecek olan Üniversitelerarası Kurul toplantısından çıkacak görüş doğrultusunda çalışmaların nihayete erdirileceğini ifade etti. Hatırlanacağı üzere; 29 Nisan 1992 tarihinde kabul edilen 3795 sayılı "Bazı Lise, Okul ve Fakülte Mezunlarına Unvan Verilmesi Hakkında Kanun"un 3. madde, 1. fıkra, e bendinde, "Teknik öğretmen unvanını kazananlariçin ilgili teknik eğitim fakültelerince düzenlenecek en fazla iki yarı yıl süreli tamamlama programlarını başarıyla bitirenlere dallarında ‘mühendis‘ unvanı verilir." denilerek, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarına mühendislik yolu açıldı, 7 Ağustos 2003 tarihinde de, "Teknik Öğretmenler İçin Düzenlenecek Mühendislik Programlarının Uygulama Esas ve Usulleri Yönetmeliği" yayımlanarak mevzuat tamamlandı. Ancak bu zaman zarfında uygulamaya alınmayan Kanun hükümlerinin, bugün uygulanmasını manidar bulduğumuzu belirtmek isteriz. İnşaat Mühendisleri Odası, 1992 yılında 3795 sayılı Yasa‘nın kabul edilmesiyle başlayan, 2010 yılında Teknoloji Fakültelerinin açılmasıyla devam eden ve bugün Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarına mühendislik unvanı verilmesi uygulamasıyla görünür hale geçen sürecin bir bütün olarak, inşaat mühendisliği mesleğinin itibarsızlaştırılması, öneminin azaltılması, niteliğini tartışılır hale getirilmesi niyetinin bir başka tezahürü olduğunu düşünmekte ve karşı çıkmaktadır. İnşaat mühendisliği eğitiminin içinde bulunduğu sorunlar kamuoyunun malumudur. Popülist bir yaklaşımla her ile bir üniversite açıldığı ve hemen her üniversitede mühendislik eğitimi verildiği bilinmektedir. Okullarda fiziki ve teknik altyapı eksikliği bulunmaktadır, birkaç fakülte hariç, eğitim liseden bozma binalarda verilmektedir. Bir öğretim üyesine düşen öğrenci sayısı eğitimin niteliğini düşürecek oranda çoktur. Okulların pek çoğunda laboratuar bulunmamaktadır. Uygulamalı eğitim ve araştırmalar için yetince kaynak ayrılmamaktadır. Mevcut eğitim müfredatı ve uygulaması mühendislik biliminin gerekleriyle, farklı mesleki disiplinlerle etkileşiminin teorik çerçevesiyle, gelişmiş teknolojiyle uyumlu değildir. Ülkemizin gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Bu şartlarda mezun olan genç mühendislerin mesleki yeterlilikleri ve gelişmişliklerinin tartışmalı olacağı açıktır ki, meslek içi eğitim ağırlıkla ancak Meslek Odalarının olanakları çerçevesinde uygulanabilmektedir. ´´İstihdam olanakları ile mühendislik fakültelerinin kapasitesi arasında inanılmaz bir uçurum bulunmaktadır. Bunun ne anlama geldiği ise açıktır: Mühendisler arasında işsizlik oranı, dallar arasında farklılıklar arz etse de, ortalama yüzde 25 civarındadır. İşsizlik, düşük ücretler, sağlıksız çalışma koşulları ve güvencesizlik mühendisliğin adeta "kaderi" olmuştur. Mesleki etik ve yetkinlik temel sorunlar arasındadır. Mühendislik eğitimi ve istihdam olanakları bağlamında gerçek bu iken, mühendislik eğitimi veren fakülteleri çoğaltmak, plansız-programsız bir şekilde mühendis sayısını artırmak, zaten sorunlu olan Teknik EğitimFakültelerinden mezun olanları, iki yarı yıl gibi "hızlandırılmış"eğitime tabi tutarak mühendis ilan etmek mesleki niteliği daha da aşağılara çekecektir. Bütün bilimsel ve teknik veriler Teknik Eğitim Fakültelerinde uygulanan programın mühendislik için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Mühendislik eğitiminin ve mühendislik mesleğinin sorunlarının, teknik öğretmenleri "mühendisleştirerek", mühendislerin sayısını artırarak çözülmesi mümkün değildir. Bu yolla sorun çözülmeyecek, yeni sorunlar açığa çıkacaktır. Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının sorunları olduğu bilinmektedir. Ancak bu sorunlar, onları mühendis ilan ederek değil, üretim sürecini yeniden düzenleyerek, ara eleman ya da teknik elemanları hukuki statüye kavuşturarak, üretim sürecindeki önemlerini görünür kılarak aşılabilir. İnşaat Mühendisleri Odası, YÖK‘ü, mühendislik mesleğinin önemini, kendine has özelliklerini ve mesleki-bilimsel esasları gözeten bir yerden, bir kez daha düşünmeye, konu ile ilgili Meslek Odalarının görüş ve yaklaşımlarını almaya, ülke gerçeklerini görmeye çağırmaktadır.´´ buda TMMOB´nin diğer odalarından İMO´nun yaptığı açıklama. Açıklama yaptınız mı sormak yerine bir araştırma yapsan sıkıntı kalmazdı ve ulaşabilirdin. Bununla ilgili eleştirilerin varsa eğer tartışabiliriz. Ama bir işsizlik furyası yaratılmaya çalışılarak ´´ucuz´´ işçi bünyesi yetiştirilmesi için sistemin ortaya koyduğu bir durumdur. Şenliği geç değil şenlikle ilgili açılmış bir konu. Bu konuyla ilgili düşüncelerin aktarıldığı bir ortam. Bu yüzden bundan bahsetmemiz doğal. |
makuba (12/05/2013 - 05:56) | Demek istediğimi anlamaman normal neyse hayırlı işler sizlere. |
iversonnn (12/05/2013 - 12:08) | beğenmiyorsa gitme, komunustler pkk ile şenlik yapıyorlar her sene, orda halay çekersiniz |
bado (12/05/2013 - 18:03) | 10 liraya tertemiz program. Yapanların emeğine sağlık. |
Mest4 (13/05/2013 - 00:29) | @iversonnn üslubun ve mantık niteliği ortadadır. Lütfen sen git festivale. Boykota gelme. @bado zaman ayırıp okusan şenliklerin para algılı bir nitelik olmasına karşı çıkıldığının anlatılmaya çalıştıklarını anlardın. |