Başbuğ Reis Muhsin Yazıcıoğlu,zavallı gazeteci ve diğer kişiler....... |
DİR: Başbuğ Reis Muhsin Yazıcıoğlu,zavallı gazeteci ve diğer kişiler....... 9,75 Puan (Merhaba.Misafir olarak açayım dedim konuyu.2. kez görenler olabilir konuyu..) Aslında siteye bu şekilde dönmemek istiyordum da,etkiledi siter istemez.Sitede çeşitli isimlerle,aslında isimle takıldım da öyle geniş değil,aç konuyu git filandı.Neyse.Site iyi göründüğü kadarıyla.Üyelikler kapandıktan sonra ne oldu,içerik ne pek bilmiyorum. Gündeme gelecek olursam,olay var.Öldü ölmedi bilmiyorum,ben 6sı da öldü diye yazacağım olayı. (Aslında tek yazabildiğim yer burası, yazmak iyi geliyor ,geliştiriyor biraz, o yüzden de bu sitede takılmak iyi oluyoır. Gazete köşe yazarından farkı yok burda hergün konu açanların.)(Yeri üstte aslında bunun). İnsanın kulağı torba değil, malum duyuyor konuşulnları otobüste , işte filan.Kötü şeyler de geliyor tabi. Deniz Gezmişin yeşil parkasına kadar bağlayanları duydum bu olayı. İyi olmuş diyen görmedim ne mutlu da, iyi düşüncelere sahip olanlar pek yoktu. Çevremde de öyle sayılır. Kahraman Maraş,Hrant vs gibi ithamlar var. Benim bilgim yok,yüzeysel var. İleriki günlerde olaylar açıklanır zaten, komplo teorileri filan. Yani üstten bir el "bugün işi bitsin" demiş olsa hiçbir zaman haberimiz olmaz. Duyduğum birşey şuydu, haftaya ifade verecekmiş Alperen-Hrant Dink hakkında. Bu iddia biraz geçerli geldi bana. Düşüncelerini bir kenara bırakıyorum.Aslıdna 6 kişi ölmüş de diğerlerini geleceğim umarım. Mesela Baykal -TAyyip, birbirini sevmez gibi görünür ama birşey oldu mu giderler, konuşurlar filan ama siyasette birbirilerini yok etmek isterller, ya da Sarıgül- Baykal. Yani düşünceler önemli değil o kadar. Ben hiçbir insanın ölümlerden sevinç duyacağunu düşünmek istemiyorum . Evine giren hırsızı öldüren adamdan,savaşta düşmanı öldüren askere ya da canlıları öldürenlere kadar. İnsanlığın bunu gerektiridğini düşünüyorum. Geçmişte bazı şeyler yapmış yapmamış olabilir, bilemiyorum,velev ki l-olmuş olsun,sevinmeyi gerektirmez. Bu konuda bir olay hatırlıyorum,okumuştum da bulamadım,bulursam veririm burda. 5-6 Mayıs arası Deniz ve 2 arkadaşı asıldı bilinifği gibi faşist biçimde. O zamanlar haberler çabuk yayılmaz, gazeteye verilse bile o saatte basamazlar sanırım . Okulda sanırım İtüde gergin bekleyiş var 6 Mayısta.O günlerde asılacağı tahmin ediliyore sanırım. Ülkücü komün,istler ayrı ayrı kantinde oturuyorlar,gergin bir ortam. Sonra ülkücüler sevinç çığlıkları atmaya başlıyor, haberi almışlar.Diğerleri üzgün tabi. Derken il başkanı ülkü ocaklarının çıkıyor ve şunun gibi sözler diyor : "Biz hiçbir ölüme sevinemeyiz. Ne olursa olsun . Allahtan rahmet diliyorum ." filan gibi şeyler diyor.Anlamlı sözler.Sonra tabi mezarında Fatiha okuma olayı da var. Hiçbir ölüme sevinmenin hoş olmadıını belirttikten sonra,devam edeyim. Başkanı beğenirdim aslında son zamanlarında bazı şeylerini,emcliste tek başına partisini temsil ediyor bağımsız giripğ. Fazla da tannımıyordum zaten. 80 darbesinden nasibini almış. Beni en çok etkileyen o gazetecinin ölmesiydi, İsmail Güneş galiba ismi. Bacağı kıırk biçimde öldü. Ölmeden dakikalar veya saatler filan önce telefon edip,son bir umutla. Eğer o telefon edilmeseydi belki haberimiz de olmazdı, bir iki ay sonra anca çıkardı kokusu,karlar eridiğinde diye de düşünmekteyim.Arazinin karlı olması ya da orda sistemin kötü olması hikayeleri beni tatmin etmiyor,sen Türkiyesin büyük düşün,helikopter düşünce umut kes.. Tcnin ortasında helikopter düşüyor. Böyle bir volkanik dağ da değil , lavların içinde arama yapılacak yer olsun. Dondurucu bir soğuk,çaresiz değil ya da tipi,bu da keza. Yani şunu demek istiyorum içimdengele n öfkeyle, ben böyle devletin amk,beöyle hizmetin,böyle sistemin dünyanın düzenin amk. Böytle forumun da.Forumu karıştırmayayım da,burada yazmam da pek ifade etmiyor diye düşünülebilir. Öyle aslında. Tarihe not düşüyorum bir anlamda.Lanet olsun bu duruma,bu zaafiyete. Avucunun içi gibi bilen köylülere kulak asmamaya..."İstikbal göklerdedir" sözünü paravan yapanların bu fikir ve şahsiyette küçük görmelerine... Demek düşman uçağı sınırdan girse ,bir şekilde geçse savarları,yaniböy le şeyler düşünmemek elde değil. Yarınki fizik sınavınını,bunu dayatanların da ...Yarın sınav var kimin umrunda ki... Zaten bilmiyorum da konuları. Bilmiyorum Rteye olsa farklı olur muydu.Sıradan bir insan ölse en az bunun kadar üzülürdüm.Ya da Bush ülkesinde böyle olsa da belki . Yıllar sonra bu olayı nasıl anlatacağız merak ediyorum. "Baba o zamanlar devletin imkanı mı yoktu?" "Yerel seçimleri hayat memat meselesi yapan,sanki ülke için birşey yaparcasına aç susuz uykusuz çalışan iktidar ve diğerleri(aslında diğerleri ne yapabilir, egemenliği elidne bulunduran iktidarın payı var) alacağı belediyelerin hesabını bırakıp birşeyler niye yapmadı anne? " ( Doğru yaptı,olay yeri incelemesine gitti uçaklarıyla(!) sonra basın açıklamaları...). Türkiye için utanç verici birşey diye düşünüyorum.Diğer ülkelerde de olmuş olab ilir belki,gelişmiş ülkede bile olsa (Fransa Alp dağlarında mesela) ben en mükemmelini isterdim. Sonuçta telefon edilmiş, az çok belli güzergah. Dakikalarca konuşulmuş. Umarım ders olur bunlar da hiç sanmıyorum. Bir hafta sonra filan unutulacaktır, belki de önlem alınmayacaktır... Gazeteci hakkında konuşuyordum. En çok etkilyen buydu. Ayağı kırıkken öldü diye tahmin ediyorum."Hanfendi biz donuyoruz burda..." "Erhan abi...." sözleri hala,sesleri hala kulağımda. Bir insan son anlarını yaşıyor,6 insan son anlarını yaşıyor belki, yardım istiyor çaresizce,tabi ki devletten istiyor,gidip başka yerden istemiyor. Yüzonikiyi arıyor umutla,beş on dakika sonra uçaklar gelecek kurtaracak,çayını içecek...Tabi bunlar benim düşüncelerim. Acaba o an aklında ne var,donarak ölmekten korkar mıydı filan......Bu tür şeyelr hep etkilemişyhir beni. Bir haber vardı, çocuk bıçaklanıyor,kamera beş on dakika sonra geliyor,çekiyor işte ondan sonra.Çocuk yerde yatıyor.Konuşuyor , inliyor. Yani son anları, cankurataran bekleniyor. Orda sağlıklı biçimde neffes alan insanların arasında çaresşizce son nefesini veriyor,verecek...Bu dünyadaki en garip olay, en korkulan istenmeyen şeyi yaşıyor,aynı bedenin başına bir kere gelecek şeyi. Etkilendiğim yeri aktaramadım. Ölümünden önceki anlarını seyrettiriyor ibne haber,kanlı kanlı gösteriyor, anlatıyor olayı. Sonra diyor, hastanede öldü.... Böyle şeyi hazmedemiyorum. O kadar kişinni arasında yürüyor nefes alıyor, düşüyor kalkıyor, cankurtarana biniyor; ama ölüyor işte,kurtaramıyorlar...Ve bizze de son anlarını izlettiriyorlar...Acaba ne hissetti o anlarda, yaralıyken öldüğü aklına geldi mi,hayatındaki pişmalıkları...Sevdiği kişi geldi mi ya da annesi babası...Sevip de söyleyemediği aşkı mı....Ya da önce can hesabı kendini mi düşündü, ne yaptı..Çaresiz miydi ölüme karşı,korktu mu... Bu şekilde bitsin ister miydi, kim bilir ne hayalleri vardı... Hayata devam etse o an neelr yapardı, ne tavsiye ederdi....Annesinin sözünde çıkar mıydı,"Oğul,pis işlere bulaşma,kötü arkadaşlıklar kurma,kavga görünce uzaklaş...."....O an acıdan ölsem de kurtulsam dedi mi... İşte sorular sorular...Psikolojim iyi sayılmaz,buraya bunları yazarak daha beter ediyorum galiba yoksa bunları oturup da düşünmedim stratejik olarak.Evet aklımdan geçmiştir tabi,dakikada 800 900 kelime geçiyormuş dilekolay.. İşte gazetecş bu yüzden etkiledi en çok . Bakıyor diğerleri yaşamıyor ya da hareketsiz,imkanı yok. Umudu artıyor, tek sağlam O. Bu bir mucize diyor,bilinci açık. YÜz on ikiyi arayabiliyor,mantığı tıkır tıkır işliyor belli ki. Ama hayat kurtarafcak lanet numarada neler olduğu malum. İnancımı sarstılar,içime ettiler ruh halimin. Hrantın dediği gibi güvercin tedirginliğindeyim. Helikoptere de bir daha binmem. Bineceğimi sanmıyorum yani. İşte gazeteci kimblir hangi duygularla, belki kızı ğluna kavuşabileceği umuduyla aradı o lanet numarayı. Bilseydi kızı oğlu eşini aRardı belki. Nerden bilecekti ki lanet olası o numaranın öyle bir tekniği olmadığı için günlerce konuşması bile gerekebielceğini...Beklentim çoğunlukla böyle olaylardan sonra beklediğim gibi yetrkilini birinin çıkıp böyle durumlar şu numara aranmalı,teelfon kapatılmalı ya da bekleyeme aluınmalı gibi saçmalıkları söylemesi... İşte gazeteci aradı o (ne sıfatı uygun olur ki) bayan görevliyi...(devletin o numarayı ufak tefek işler için kullanacağını düşündüğü için doğru düzgün eğitimden geçirmeden,teste tabi tutmadan,elektronik hizmet vermeden aldığı onbinlerce elemandan,zavallı elemandan;insanları zavallı duruma düşürecek elemanlardan biri sıfatını düşündüm abartarak...)....Bilemezdi ki son konuşması olacaktı o korkunç konuşma...Son kırılan yerinin eliyle tuttuğu yeri olan bacağını da...O an acaba eşinin içine doğmuş muydu filmlerde olduğu gibi,eşine ölmeden önce göründü mü ya da....Ölmeden önce rüyara gördü mü acaba,beyaz biz zemin üzerinde yürüyor mutluluklar içinde,bir sıcaklık hisseediyor göğsünde...Çok büyük bir sıcaklık ve sonra rüya bitiyor.... Görüldüğü gibi durumum iyi olmasa gerek. Diğerleri hakkında bilgim olmadığı için yorum yapamam. Bu gazetecinin "gazetecei şehitler" aRAsında yerini aldığını düşünüyorum. "Şehit" ifadesini Türkçedeki anlamında kulllandım;bir görev uğrunda vazifesini yaparken.......Bildiğim bu benim. Diğerleri de tabi öyledir.Böyle bir olayın olduğunu bilmiyorum,seçim çalışmasına giderken ölmek...."Nerde olmuş Angelina? - Türkiyede.....".Diğer ülkelerin düşüncelerini önemsemiyorum da,pek iyi bir imaj çizilmemiş olsa gerek. Başka ne gelmekte diye düşünüyorum. Tekrardan küfür ediyorum sisteme,devlete.... Eminim üzüntü içinde olana insanlar orda Ahmet Türk olsaydı da aynı şeyleri hissederledi diye düşünmekteyim.Düşüncesi önemli değil,ideolojisi kafa yapısı.... Birkaç insan,normalden çok düşük bir sıcaklıkta; insanlardan,sevdiklerinden,hayallerinden uzak bir şekilde;bir telefon bile edemeden,konuşamadan,kimi bacağı kırık,kimi saçma bir yere telefon etmiş,umutla gökyüzüne bakarak;belki dualar ederek ya da öldükten sonra ne olacak bu ülke,ailem,çocuum diyerek; Türkiyede pek görülmeyen bir biçimde ve benim şu an "fiyasko" olarak nitelendireceğim bir kurtarma (!) operasyonun başarısız olması ya da geç kalmasıyla;bu dünyada en korkunç olaylardan biri olan can verme olayını gerçekleştiriyorlar; cesetlerinin üzerinde 2 santim buz tabakası,damarlar genişlemiş;Türkiyedeki binlerce insan,televizyon başında beklyen binlerce insanın bvelki de ekraan baktığı anlardan birinde ooluyor;tabi onlar biliyorlar mı bilmiyorum saatlerce haberlerde bu kadar konuşulduğunu;"ölümü bulamadılar dirimi bari bulsunlar" (ters yazdım) düşünceleri geçerken belki, oluyor işte..... Niye yazdım bu kadar cümleyi, şunun için galiba, orda bu dünyada bedeni nefes almayacak olanlar eti kemiği olan,kalbi eskiden atan,belli sıcaklıkta yaşayamayan bize benzeyen kşiler...Çok feci birşey.Evlerinde doğalgaz patlasa belki bu kadar etkilenmezdim. Aslında etkilendim mi ,o nu da bilmemekteyim. Aklım karışık, düşüncelerim beynimde uçuşuyor,sistem bana dayatmalar yapıyor,ilk dönem kalmışım 4 dersten;bu dönem geçemeyeceğim belki hiçbirinden....Gel de isyan etme amk.. Çok uzattım sanki.Yılllar sonra bakıp kendim hakkında yorum yaparım, bu günü yad ederim. Türkiyede 2-3 gecedir ve 2-3 gece daha sürecek olan bu gecelerde kimileri tatlı bir heyecanla seçilecek miyim acaba diye yatağa girerken bu saatlerde;dünya umurlarında değilken ve bbenim bu söylemlerimde bakarak yadırgadığımın düşünülmemesini istediğim bu anlarda; acaba kaç aile kaç ana baba oğul evlat yatağa giremiyor,uyuyamıyor,ağlıyor sızlıyor;pazar günü belki de Bbpye vereceği oyu unutmuş,lanetler edip sövüyor herşeyi;kaç kişi acaba ölmüş oanları izliyor madde halinden sıyrılmış;rahat biçimde... Yani dünya değişik. Şunu da unutmayayım, bu kadar etkili olmasında medyanın da payı var. Saatler boyu yayın yaptılar,aslında iyi de oldu,seçimlerden bıkmıştık.Özellikle Haber Türk çok agijite(acıma mı neydi bukelime);çok acındırma yaptı;gözü yaşlı annesini gösterdi filan.Etik metik anlamam da,medya çok garip şeyler yaptı.Yıllar sonra medya-derin güçler işbirliği açıklanırsa hiç şaşırmam. İlk gece bekledim işte geceye kadar,yatayım kalkayım sabaha bulunmuş olur,televizyonu açtığımda en fazla 2-3 ölü buılurum dedim.Tayyip peşini bırakmaz bu işin dedim, Türkiye hava kuvvetlerini seferber etse orayı alt üst eder dedim. Orda soğuğa dayanıklı teröristler olsa anında orda bbgcilik oynardı,bu durumda alasını yapar dedim.Tayip seçimler oy kaybederim diye düşünmez, yabancı ülkelerden bile yardım ister dedim hoş bir durum olmasa da.Ama kalktım ve malum haberler...İnanır mısınız, o ilk gece bir haber kaanlında şu dendi: "Çok mutluyum.Muhsin Beyi tebrik ediyorum, 9 canlıymış kendisi. " bunun gibi şeyler dendi. Yani böyle sisteme sövmemek elde mi?Sonra 2.gün yine aynı şeyler...Ve 3.gün de malum haber... Doğrusunu söyleyeyim,çevremde aslında pek konuşmadım da bu konuda,adamı seven yok %90. Mhpli birkaç kişi filan var işte,onlar az çok. Seven yok ama üzülüyordu tabi çoğu,öyle çaresiz bir ölüme kim üzülmezdi? O ölüm kimin başına gelse aynı şeyleri söylerdim,en azından bu kadar olurdu yani.Lanet seçim yarışı uğruna canlar gitti işte. " İzmir bizim olacak" "Ankara bizim olacak" " Sultangaziyi bırakmayız" naraları atanlar acaba ne düşünmekteler böyle çok çok sıradan bir seçimin bu denli saçmalaştırılıp bu kadar paralar harcanıp vs üstüne 6 ölüden dolayı?Yatağa girerken 30 Mart sabahı mı yoksa 6 kişi mi...Burda niye soruyorsam bunları...Başka imkanım yok çünkü. Geçmişte toplu katliamlar yaptığı iddiaları olsa da ya da kışkırtma şeyleri de olsa,olayı değştirmez. Olay şu,6 kişi ölüyor TÜrkiyenin gözleri önünde...,gerisi teferruat. Sonlara geleyim artık,gazeteci etkiledi.Medyanın tavrı da hoş değildi.Bilgi karmaşası,iletişim eksikliği,eğitimsiz görevliler filan.Önümüzdeki günlerde umarım daha iyi sorgulanır bu olay,dersler çıkarılır diyeceğim ama eminim evet eminim olmayacak.Yarın konuşuluacak,pazar günü malum sevişecek erkek gibi bir heyecan herkeste,gazetelerde son tahimnler yasak değilse bilmiyorum,sonra ertesi gün şu şurayı aldı,işte bu nasıl burayı aldı.Belki duygusal davranıp Bbpye oy verenlerin katkısıyla Bbp alırsa bir yeri kısa bir yazı,rahmetle anıyoruz naraları..Cenaze namazınna onbinler katıldı...Seni unutmyacağız Muhsin filan....Tayyip hamdolsun filan...Baykal Tayyip sen ne biçimsin,diğerleri hurra...Kötü olaylar da bekliyorum,olabilir.Umulan en iyi şekilde atlatılması ve ders çıkarılıp haledilmesi.O gazetecinin isminin verilmesi ve belki diğerlerinin.Muhsin Yazıcıoğlu da etkiledi bu arada.İlk defa helikopter filan.Hepsinde heyecan,ne güzel aletmiş bu,çok güzelmiş,ben usta pilotum rahat olun siz...Başkanım alır mıyız Maraşı....Kahkahalar.....Çığlıklar,inlemeler..... Lanet olsun,Llanet olsun,lanet olsun....Yazıklar olsun... Bitti...Sonunda... |
gönderen: Battal Gazi - 28/03/2009 - 02:00
|
Konu Hakkında Yapılan Yorumlar: |
yorum yapan(tarih) | yorum |
Battal Gazi (28/03/2009 - 02:01) | Olayı buldum: Ve günlerden bir gün... O gün 6 Mayıs 1972 günü... okulun lokalinde gençler gurup gurup oturmuş, çaylar-sohbetler devam ediyordu. Enine çok uzun bir salon, çay ocağına yakın bölümünde bir gurup genç oturuyor. Bizde salonun diğer bir ucunda, Bursa Ülkü Ocakları eski Başkan’ı İbrahim Boysal ile birlikte, bazı arkadaşlarımızla oturup, sohbet ediyoruz. Salonun diğer yerlerinde ülkücü ve solcu gençler ayrı ayrı guruplar halinde oturuyorlar, ayakta dolaşıyorlar... Velhasıl kalabalık bir salon... Çay ocağına yakın masalardan birinde bir patırdı ve vaveyla koptu. Önce herkes bir kavga başladı sandı. Bundan dolayı salonun her yerinde bir sessizlik oldu. Patırdı, okulun 1. sınıfında okuyan genç küçük bir guruptan gelmekteydi. Salondakiler tamamen o tarafa doğru döndü. Gençler o günlerin kavga psikolojisiyle, bir sevinç gösterisi gibi bir takım hareketler yaparak bağırıyorlardı. İçlerinden biri-ikisi bize ait ülkücü sloganlar atmaya başladı. Ve... Birinin sesi; “Deniz Gezmiş idam edilmiş” diye ortada yankılandı. O ses dalga dalga salona hakim oldu. Ortalık bir anda sessizliğe büründü.Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edildikleri haberini dinlemişler, sanki sevinmişlerdi.. Salonda çıt çıkmıyordu... Masada oturanlar, birbirimize baktık, arkadaşımız, ağabeyimiz, Adana-Kadirli’li- İbrahim Boysal ayağa kalktı. Salonun ortasına doğru yürümeye başladı. Ülkücüsünün, solcusunun salondaki herkesin gözü İbrahim Boysal Başkan’ın üzerindeyken, O, salonun ortasında bulunan çıkış kapısına sırtını dönerek ve sanki kapıyı da tutmuş gibi durarak, etrafa bir göz gezdirdikten sonra, gür sesiyle bütün salondakilere seslendi: “Bilhassa demin patırdı olan masadakilere başta olmak üzere, bütün arkadaşlara, iki çift lafım olacak; şimdi anlaşıldı ki, Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilmiş. Önce kendilerine Mevla’dan rahmetler diliyorum. Allah günahlarını affetsin... Biz ülkücüler; komünistlerle hep mücadele içinde olduk. Bizim inandıklarımızı, değerlerimizi savunmamız ve mücadelemiz hep sürecektir... Bu böyledir. Yalnız bu böyledir diye; boynuna ilmik geçirilerek idam edilen insanların, idam kararını duyanların sevinç gösterisi yapmaları, ülkücülüğe yakışmaz. Ülkücü idam ve ölüm haberi karşısında sevinmez. Kendinize gelin. O kayıplar da bu ülkenin, bu milletin kayıplarıdır. Eğer onların işlediklerinin kanunlar karşısında cezası idamsa, idamdır. Değilse, değildir. Fakat biz ülkücüler bir idam kararı karşısında sevinç gösterisi yapamayız, bu söylediklerimi ülkücüler de, solcular da iyi bellesin. Allah hepsine rahmet eylesin” dedi... Bulunduğu yerde biraz durdu. Salonda tık yoktu... Sonra ağır adımlarla dışarı çıkarak gitti. (CEVAT SARAÇ) Ve bir de zavallı demek üzüyor tabi,kötü yapıyor.Başlık farklı olsa iyi olurdu... |
chavezz (29/03/2009 - 23:22) | Televizyonlarda yazıcığlunun ardından yakılan ağıtlarla şoka uğradım muhsin yazıcığlu bu ülkenin pırıl pırıl gençlerinin katliamına direktif vermiş bazı katliamlara bizzat katılmış birisiydi nitekim bu adaletin bir tecellisiydiki maraş kendisine yapılan bu alçaklığa sessiz kalmadı ölüm onu seneler önce maraşta hamile kadınların karnındaki çocukların bile süngülendiği katliamın baş aktörlerinden biri olarak maraş dağlarında buldu.. Bu noktada kime yazık oldu bu ülkenin aydınlık geleceğinemi yoksa onları katledenemi .. |
makinist (30/03/2009 - 03:12) | ideolojik bağnazsın sen chavezz |
efrahim (30/03/2009 - 12:03) | chavezz senin aydınlık geleceğine tüküreyim |
chavezz (30/03/2009 - 16:11) | sizin düşüncenize göre hitlerde intihar etmişti onun ölümü de trajikti onun ardından da ağlayalım o zaman .bırakın katilleri savunmayı adamın ölüm tarzına bakıp üzerinden güzellemeler yapmayın kötü birisiydi ve bu dünyada yaşamayı haketmiyordu o kadar... |
Can Çelik (30/03/2009 - 19:29) | ölmesi iyi oldu. |
imrahil (30/03/2009 - 20:38) | sizin o ülkenin aydınlık geleceği dediniz düzeni yıkmaya çalışan, sokaklarda terör estiren gençlik değil miydi?? Harbidende kafanıza tüküreyim sizin.. |
Shady (31/03/2009 - 13:14) | @imrahil Sayıları %1i bile geçmeyenlerin söylediklerini kaale bile almamak lazım.Türk Milletinin %70i Muhsin Yazıcıoğlu ve onun arkadaşlarına minnettarlar.... Sonsuzluğun sahibine kavuşuyorsun Muhsin Yazıcıoğlu..Allah Rahmet eylesin... |
mkmbayındurhan (31/03/2009 - 20:18) | Muhsin Bey'e allah rahmet dilerim.Herşeyden önce bir insanın o şekilde can vermesi çok üzücü bir olaydır.Allah günahlarını affetsin mekanı daim cennet olsun..Ben ülkücü yada alperenci değilim ancak Muhsin Yazıcıoğlu Beyefendi gerçekten duruşunu bozmamış siyasette olmasını istediğim dürüst bir yüzdü.Türk Siyasetininde kaybı kötü oldu. |
chavezz (31/03/2009 - 21:25) | "bbp genel başkanı, eski ülkü ocakları derneği başkanı muhsin yazıcıoğlu'na gelince. 12 eylül darbesinden sonra mamak askeri ceza ve tutukevi'nde yedi yıl geçirdi. ülkücü gençlik derneği'nin bir dönem hukuk masası şefliğini yapan itirafçı ali yurtaslan, yazıcıoğlu'nun cinayet ve bombalama emirleri veren, soygun çeteleri kuran bir lider olduğunu kaydediyor. yazıcıoğlu'nun 'bahçelievler katliamı'na katılan ülkücülerin hepsini tanıdığı, onların kimliğini açıklamayı reddettiği, haluk kırcı'ya kaçak yaşadığı yıllarda para yardımında bulunduğu biliniyor. kendisi de 1981'de askeri savcıya verdiği ifadede bunu teyit ediyor. aynı babalığı abdullah çatlı'dan da esirgememiş. çatlı, 1978'de balgat katliamı sanıklarından mustafa pehlivanoğlu ile birlikte yakalandığında yurtaslan'a göre, "ankara'ya geldiklerinden bir saat kadar sonra yazıcıoğlu şubeye telefon açtı. 'bu size son ihtarım. abdullah'ı bırakmazsanız ankara'nın 150 yerinde bomba patlatacağız' diye tehdit etti. gerçekten de ihtar olarak demirtepe köprüsü'ne bomba konulmuştu. polis patlamadan bombayı aldı. abdullah, tehditten sonra bırakıldı. yazıcıoğlu'nun geçmişine bakıldığında katliamdan geçilmiyor. nitekim 'sivas katliamı'nda da başrol oynadığı iddiaları kuvvetli. yine yurtaslan anlatıyor: "sivas olaylarını mustafa mit ve muhsin yazıcıoğlu tertiplemişlerdir. yazıcıoğlu sivas'a giderek bizzat olaylara önderlik etmiştir." tansu çiller, bir zamanlar 'katil' dediği yazıcıoğlu'ndan özür dilemiş, bu yüce gönüllü liderin affına mahzar olmuştu." siz bu katilimi savunuyorsunuz bize yazıklar olsun... |
Can Çelik (31/03/2009 - 22:31) | bir halk düşmanından kurtulduk. |